içinde yer almaktadır. Sonuç zorunlu olarak doğrudur. Burada ‘zorunlu’ sözüne dikkat edilmelidir.
Eskilerin ‘temsil’ dedikleri zannî olan kıyasa gelince bunu da şöyle bir şema ile gösterebiliriz:
“A” olayında (a,b,c) gibi özellikler mevcut, “B” olayında da (a,b) gibi özelliklerin olduğunu tespit ediyoruz. O halde “B” olayında (c) özelliği de olabilir. Burada ‘olabilir’ sözü önemli. Çünkü temsil denilen zannî kıyasta sonuç kesin değil ihtimallidir. Fıkıhçılar da bu sonucun farkındadır. Nitekim İmam Şafiî, “kıyasta isabet edebileceğimiz gibi yanılabiliriz de” demek suretiyle kıyasın sonucunun ihtimalli olabileceğine işaret etmiştir.
Usul-u fıkıh alimlerinin bu bölümün başında verdikleri tariflere ilaveten şunları da söylediklerine şahit oluyoruz: Kıyas alametlere, işaretlere, illete ve araza bakarak bir neticeye varmaktır. Kıyas nassın illeti, manası, kapsamı, amacı ile ilgili alanlara tatbik edilebilir. Kıyas nassın kapsamı dışına çıkamaz.
Temsil denilen bu kıyas şeklinin bir başka özelliği de şudur: Burhan-i kıyasta genelden özele doğru bir çıkarım söz konusu olduğu halde, temsil denilen kıyasta bu şart değildir. Özelden özele, hatta özelden genele doğru gidilebilir.
Analoji çıkarım şeklinin ihtimalli sonuçlar verdiğini gösteren delillerden biri de mantık kitaplarında yer alan aşağıdaki örnektir:
Dünyada hava, su ve hayat vardır. Merih gezeninde de hava ile suyun olduğu tespit edilmiştir. O halde Merih’te hayat olabilir. Asırlarca mantık kitaplarında yer alan bu çıkarım sonucunun doğru olmadığı ancak yakın bir zamanda anlaşılabilmiştir.
81
81 |