ğimizi, zekatı ne şekilde toplayacağımızı örneklerle bizlere göstermiştir. Örneğin biz, namazın vakitleri ve rekatlarını Peygamberimizin(as) tatbikatından öğreniyoruz. Bütün bunlar ibadetle ilgilidir ve şüphesiz ki dinin alanı içindedir. Biz ibadetle ilgili konularda tatbikatın nasıl olacağını biz akıl yürütmelerle elde edemeyiz. İbadetler konusunda Peygamberimizin göstermediği bir usulü tesis etmek, şüphesiz ki dinden olmayan bir şeyi dine ilave etmek olur. Bu çok büyük bir günahtır.
Peygamberimiz(as)in din dışında kalan ve zamanın olaylarının şartları ile sınırlı olan tatbikatlarını ve bunun anlamını inşallah Sünnet bölümünde ele alacağız.
Kur’an-ı Kerimin bütün hükümleri emir ve nehiyler şeklinde değildir. Bazı ayetler tavsiye niteliğindedir, uyulup uyulmaması insan iradesine bırakılmıştır. Yapılmasında sevap olanlar teşvik edilmiş, yapılması günah olanlardan kaçınılması istenmiştir: Sadaka vermek, insanlarla iyi geçinmek, felaketler karşısında sabırlı olmak, Allah’tan af dilemek gibi.
Kur’an-ı Kerimin emirleri olsun, tavsiyeleri olsun veya düzenleyici kuralları olsun hepsi dinin değişmez kuralları olmakla birlikte bazı hükümlerinin yürürlüğe konmamış olması veya fıkıh kitaplarında bu konulara yeterince yer verilmemesi dikkatimizi çeken bir husus olmuştur. Acaba bunlar neden görmemezlikten gelinmiş ve bu konularda neden mevzuat geliştirilmemiştir? Bu derinlemesine araştırılması gereken bir konudur. Biz burada bu ayetlere kısaca değinmekle yetineceğiz.
1-Bunlardan biri, boşanmada iki şahit bulundurulmasını emreden Ayet-i Kerimenin hükmüdür. Bu hükme rağmen, boşanmada şahit bulundurulması, fıkıh
38
38 |