“Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur”(4/80) “Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve resûlüne karşı gelirse şüphesiz ki o
apaçık bir şekilde sapmıştır.”(33/36) Cenab-ı Hakk bu beyanları ile hüküm ifade eden sünnetin bağlayıcı olduğunu ifade etmektedir.
Peygamberimiz(as) yaşadığı dönemde, Kur’an-ı Kerim ayetlerini tefsir etmiş, namaz, zekat ve hac gibi mücmel olanlarını açıklamış, umuma şamil olanlarını gerektiğinde tahsis etmiş, ibadetlerimizi nasıl yerine getireceğimizi sözleri ve uygulamaları ile göstermiş, muamelatla ilgili kurallar ve bazı yasaklar vazetmiş, ahlakı yaşayışımız için sözleri ve davranışlarıyla örnekler sunmuş, savaşlarda komutanlık etmiş, çevresindeki topluluklarla sözleşmeler akdetmiş, yeme, içme ve giyinme, seyahat etme, oturup kalkma ve uyuma gibi dünyevi hayatın icaplarını yerine getirmiş, hatta hastaların tedavileri ve rüyaların tabirleri konularında da tavsiyelerde bulunmuştur. Sünnet, bunların hepsini kapsamakla beraber, Peygamberimiz bu yapılanların bir kısmını zamanın gereği, olayların özünden kaynaklanan sebeplere dayalı olarak yerine getirmiş ve bu alanların bir kısmında Ahzap Süresinin 36. ayetinde ifade edildiği şekilde hüküm tesis etmek gibi değişmez kurallar koymayı amaçlamamıştır.
Peygamberimizin sağlığında Allah’ın Kitabı ile Peygamberimizin tatbikatı aynı değerde idi. Peygamberimiz Kur’an-ı Kerim ayetlerini tahsis ettiğinde veya bunlara istisnalar getirdiğinde bunlar dinin değişmez hükümleri kabul edilirdi. Biz oruç tutmanın ve namaz kılmanın çocukları
43
43 |