mensupları, Ebu Hanife’ye değil, öğrencilerinin görüşlerine tabi olurlar ve Hanefi mezhebi diğer mezheplerle bu konuda birleşir.(2)
Bu konunun dile getirildiği konuşma, aşağıdaki temenni ile noktalanınca, meseleyi daha da ilgi çekici hale getirir.
Denir ki: Allah, İmam Ebu Yusuf ile İmam Muham-met’ten razı olsun; eğer onların hocalarına muhalefet eden
fetvaları olmasaydı , biz, sonsuza kadar Ebu Hanife’nin fetvasına tabi olacak, abdest sularının üzerimize sıçramasından korunmak için türlü eziyetler ve sıkıntılara katlanacaktık. Gerçekte Ebu Yusuf ile İmam Muhammet, fetvaları sayesinde bizlere büyük bir kolaylık sağlamış oldular. (Örnek:1)
Fıkıh alanında yapılacak basit tetkikler bile, mezhepler ve gerekse bir mezhebin kendi imamları arasında yukarıdaki gibi sayısız ihtilaflı meselelerin olduğunu gösterecektir. Hiç bir dinî temele dayandırılmadan akılla veya istihsan yoluyla ortaya konan böyle bir çözümün, bağlayıcı kabul edilmesi ve yüzlerce yıl sonra bile dinimizin emri gibi algılanması oldukça düşündürücüdür.
Yukarıdaki örnek ve onun benzeri meseleler, bizi mezheplerin tutumları, çıkarım metotları , vardıkları sonuç-ların değerleri üzerine düşünmeye sevk etmiş ve zihnimizin bu konu üzerinde yoğunlaşmasına sebep olmuştur.
Yukarıdaki örnekte geçen “ma-i müstamel’in” temiz mi yoksa pis mi olduğu konusunda hoca ile talebe arasında
 2 İbrahim Halebi’nin yazdığı ve Hasan Ege’nin tercüme ettiği Haleb-i Sağır: Sayfa:99 Ayrıca başka kaynaklarda da bu hoca talebe ihtilafı anlatılmaktadır
7
7 |