Peygamberimizin devamlı yaptığı ama ibadetten sayılmayan yeme içme, oturup kalkma, giyinme gibi davranışlarını yukarıdaki tarifin dışına tutmak gerekmektedir. Nitekim bu tür davranışları için özel bir isim bulunmuştur: Sünen-i zevaid. Hatta bazı fıkıh alimleri, Peygamberimizin kılık kıyafeti, yeme içme, oturup kalma gibi zamanın örfünden kaynaklanan davranışları gibi konularda: “Bir kimse bunları dinin kesin emirleri olarak telakki ederse, dinde olmayan bir bidat icat etmiş olur” demek suretiyle bu konuda farklı bir tavır sergilemişlerdir.(10)
Yukarıdaki sünnet tarifini analiz etmeye devam ettikçe,Bu tarifin ifade ettiğinden daha fazla bir şey içerdiğini görebiliyoruz.
Şöyle ki:
Sünnet terimi bazen ‘bid’at olmayan’ anlamında kullanılmaktadır. “Bu ibadet sünnettir”ifadesi bir çok olayda, ‘bu ibadet bidat değildir’ demekle aynı anlama gelir. Peygamberimiz(as) tarafından bir defa olsun yapılmış bir ibadet, bid’at olmaktan çıkar; meşru olur. Örneğin, Peygamberimiz(as) farz olan namazların dışında namaz kılmış ve Ramazan orucu dışında da oruç tutmuştur. Fazladan olarak namaz kılmak ve oruç tutmak sevap kazandıran ibadetlerdendir. O halde farz ibadetler dışında bir mümin Allah için namaz kılsa, oruç tutsa, hac yapsa bunlara karşılık sevap kazanır. Bunlar dua etmek gibi Allah’a yaklaştıran ibadetlerdir. O halde farz olan ibadetler dışında namaz kılınması ve oruç tutulması Peygamberimizde örneği görüldüğü için bid’at değildir. Peygamberimiz(as)da örneği bulunmayan bir davranışı, ibadet kastıyla gerçekleştiren kimse ise dine ilave yapmış, dinin bozulmasına sebep olmuş
 10 Ebu Zehra, İslam Hukuk Metodolojisi Tercümesi. Sayfa: 41
26
26 |