oluşacak şartlara göre belirlenmesini insanlara bırakmıştır. Peygamberimizin bu konulardaki uygulamaları da kendi döneminin şartlarını kapsayan en uygun şekiller olarak değerlendirilmelidir.
Mezheplerin oluştuğu çağlarda, dini karakterli bir dünya görüşünün çerçevelediği bir pencereden bakanların bizim gibi düşünmelerini beklemek doğru olmazdı. Onlar Peygamberimiz(as)in zekat ve diyet konusunda koyduğu ölçüleri, dinin değişmez kuralları olarak algıladılar. Onların bu günün zenginlikleri konusunda da bir ölçü koymaları beklenemezdi.
Zekat konusunda görüş bildiren ilk fıkıh alimleri, baldan bal, buğdaydan buğday, hurmadan hurma, altından altın, koyundan koyun şeklinde, cinsi cinsine zekat alınabileceğini ileri sürüyorlardı. Toplum hayatında meydana gelen değişmeler ölçüsünde bu görüşlerden vazgeçilmekte olduğunu görüyoruz. Örneğin,. İmam Şafiî, Er Risale adlı eserinde(54) şöyle demektedir: “Bir kimsenin malını harcarsam onun değeri dinar veya dirhem olarak takdir edilir( o günün değişim araçları dinar ve dirhemdi) ve bunlardan birini ödemem gerekir; Çünkü dinar veya dirhem, Müslümanların, diyetler dışında, her malına bedel olabilir.” Görüldüğü gibi İmam Şafiî’ye göre, biz diyetleri ancak deve veya ona denk olan inek, koyun veya elbise ile ödeyebiliriz. Çünkü Peygamberimiz diyetleri deve ile takdir etti ve devenin karşılığını koyun, inek ve elbise olarak gösterdi. Peygam-berimizin bu uygulaması dindir ve değiştirilemez diye düşünülüyordu.
 54 Er-Risale. 1533. paragraf.
152
152 |