sahiplerini hidayete erdirmek, İslam coğrafyasını genişletmek, inançlarında zayıf ve kusurlu olanların durum-larını düzeltmek ve daha yüzlerce yararı olan bir Kur’an hükmünün yürürlükten kaldırıldığını söylemek çok ağır bir sözdür ve bu kulların taşıyabileceği bir yük değildir. Hz. Ömer’in bunu uygulamamış olması başka, bunun hükmünün kaldırılması başka bir şeydir. Üstelik bunu Hz Ömer’in uygulamadığına dair de sağlam bir bilgi veya belge bulun-mamaktadır. Rivayetler muhteliftir.
Diğer yanda yine Kur’anı Kerimde emredildiği şekilde zekat toplama işinin devletin eliyle olması gerektiği halde daha üçüncü yüzyılın başlarında zekat toplama işi devlet görevi olmaktan çıkarılmış ve bu nedenle de zekat mevzuatı o devrin şartlarıyla sınırlı kalmıştır. Bu gelişmenin daha doğrusu zekat konusundaki bu gerilemenin, fakir fukaranın, yolcunun, borçlunun, savaşa katılanların ve onların yetimlerinin haklarının zayi olmasına sebep olmuştur. Daha doğrusu İslam dünyasındaki yönetimler, dinimizin öngördüğü önemli bir niteliğini kaybetmiştir.
5- “Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. 3/104” ayeti de yeterince hayat bulamamıştır. Ayette iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk, bir ortak akıl önerilmesine rağmen, bu iş kişilere yani müçtehit veya yöneticilere bırakılmıştır. Ayet-i Kerimeden istenilen fayda tam olarak sağlanamamıştır. Belki de bu ayetler zamanı gelince uygulamaya konulacak hükümler içerirler. Fakat bu konuda mezhep kurucularının bir işareti ve bir yol göstericiliği olmamıştır.
Kitap konusunu bitirmeden önce bu alanda yer alan iki Ayet-i Kerimeye daha temas etmek istiyorum. Bunlardan
40
40 |