haberde yer alır. Üstelik bu hadislerin çoğunda lafızlar, Peygamberimize değil bu hadisleri rivayet eden sahabelere aittir. Örneğin bu rivayetlerden birinde, müçtehit sahabelerden olan İbni Ömer ve İbni Abbas için “Hür bir kadın üzerine bir cariyeyi nikahlamayı ve bu ikisini bir arada cem etmeyi mekruh addederlerdi.” denilmektedir ki, burada bu iki sahabelerin kendi görüşleri söz konusudur.(*) Ayrıca bu örnekte mekruh sayılan fiilin ibadet sahası ile ilgili değil de muamelat sahası ile ilgili olduğuna dikkat edilmelidir.Yani içtihatlara açık bir saha. Kütüb-u Sittedeki haberlerden anlaşılacağı kadarıyla mekruh kavramı, Peygamberimiz(as) zamanında çokça kullanılan bir tabir değildi. Bu terim daha sonraları anlam kazanmış ve dinî terimler arasında yerini almıştı. Müçtehit sahabelerden olan, İbni Mesut on şeye işaret ederek “Peygamberimiz bunları haram kılmaksızın mekruh sayardı”(**) demek suretiyle mekruh kelimesine ne anlam verilmesi gerektiğini az çok belirlemiş bulunmaktadır. Mekruh kavramı, insanların hoşuna gitmeyen, Peygam-berimiz(as) ve sonra da toplumlar tarafından uygun görülmeyen davranışları ifade etmektedir. Hadis kitaplarında mekruh kökünden olan “yekrehu” fiili, yerine göre : Kötü görürdü, hoş görmezdi, iyi görmezdi, mekruh addederdi veya sevilmezdi şeklinde Türkçe’ye aktarılmaktadır ki bu tercümeler dahi bu kelimenin kapsamına nelerin girmesi gerektiği hususunda bir fikir vermektedir.
Zaman geçince mekruh olan şeylerin sayısı artmış, uygun görülmeyen davranışların alanı genişlemiş, mekruh terimi dini hükümler arasında önemli bir yer edinmiştir. Yalnız mekruh kavramının ağırlığı her fiilde aynı değerde
 * Kütüb-u Site Muhtasarı 5647 nolu hadis. Muvatta: Nikah. 28 nolu Haber  ** Kütüb-u Site Muhtasarı. 2132 nolu Hadis.
31
31 |