olur. Örneğin ibadet kastıyla nevruz günü oruç tutmak, kurtuluş günlerine özel olara toplu namaz kılmak, özel günlerde ibadet kastıyla mevlit töreni düzenlemek, ibadet kastıyla türbe ziyaretleri yapmak gibi. Bir ibadete sünnet denecekse onun örneğinin mutlaka Peygamberimizde bulunması gerekir. Bu nedenle bazı büyük sahabeler, vakit namazlarına bitişik sünnetlerin mescitte kılındığını görünce, Peygamberimizin “ Bu evlerin namazıdır” hadisini hatır-latarak(*) cemaati ikaz ederlerdi.
Bir ibadetin Peygamberimiz(as) tarafından bir kere olsun icra edilmiş olması, o ibadetin bid’at olmadığını göstermek için yeterli olmaktadır. Üç defa kılınan teravih namazı ve bir defa kılınan güneş tutulması namazı gibi. Gösterilen bütün titizliğe rağmen, Peygamberimizin sünnetinde olmayan bazı ibadet şekillerinin hayatımızda yer almasına engel olunamamıştır. Yukarıdaki tarife göre, Peygamberimiz(as)ın çoğunlukla devam ettiği nafile ibadetlere Sünnet-i müekkede, bazen devam ettiği ibadetlere de sünnet-i gayrı müekkede dendiğini hatırlayalım. Bu tarif, bazan sünnetleri sınıflarına göre adlandıran ilmihal kitaplarındaki tespitlerle örtüşmemektedir.
Diğer yanda Peygamberimiz(as)ın nafile olarak yaptığı veya tavsiye ettiği ibadetlerin hepsi aynı değerde ve aynı ağırlıkta olsa bile, bunların günümüzde tezahür eden itibarları ve ağırlıkları daha farklıdır.
Örneğin tahiyyatü’l mescit namazı ve mescitlerde itikafa çekilmek Hanefi cemaati nezdinde pek bilinmediği halde teravih namazı ile farz namazlara bitişik sünnetler
 * Ebu Davut Salat. Müslim: Cuma 70 nolu Hadis
27
27 |