bulunmamaktadır. Tefsir kitaplarında da doyurucu bir açık-lamaya rastlayamıyoruz.
Zina edenlerin evlenmesi ile ilgili ayette açık değildir, tefsire ve tevile ihtiyacı olan bir ayettir. Tefsir kitaplarında bu
konuda da tatmin edici bir açıklama bulamıyoruz. Bu iki ayet mevzuatta adeta görmemezlikten gelinmiştir.
Muhtemeldir ki bu iki ayetin anlamı, Peygam-berimiz(as) zamanında biliniyor ve bu iki ayetin anlamı konusunda ashabın bir tereddüdü bulunmuyordu. Eğer bizim gibi onların da bir tereddüdü olsaydı, Peygamberimize sorar ve cevabını alırlardı. Kanaatimce atasözlerine benzer bir deyişi andıran bu iki ayetten birincisi, cezanın suç nispetinde olmasını; ikincisi ise zinanın kötü bir şey olduğunu, fuhşu meslek edinenlerle evlenmenin yanlış bir şey olacağını ifade etmektedir. Kur’anı Kerimin bu tarz bir anlatımına başka örnekler de bulunabilir.
B-SÜNNET
Sünnet kavramı burada şer’i delillerden biri olarak ele alınacaktır. Sünnet nedir? Sünnet: Peygamberimiz(as)in sözleri ile hayatından alınan örneklere denmektedir. İslami terimlerle söyleyince kavli, fiili ve takriri sünnet. Sünnetin dinde delil olarak alınacağında hiç şüphe yoktur. Ayrıca sünnetin dinde delil olarak alınacağını gerek Peygam-berimizin kendisi ve gerekse Kur’an-ı Kerim bizlere haber vermiştir. Peygamberimiz veda haccında bütün hacılara hitap ederek şöyle söylemiştir: “Size iki şey bırakıyorum, bunlara tutunduğunuz müddetçe delalete düşmezsiniz; bunlar Allah’ın Kitabı ve benim sünnetimdir.” Allah da Kur’an-ı Keriminde bu konu ile ilgiliolarak şöyle buyurmaktadır:
42
42 |