Babanın, evladının bakımını üstlenmesi Kur’an-ı Kerimin emridir: (Anneler çocuklarını, emzirmeyi
tamamlatmak isteyen baba için, tam iki sene emzirirler. Anaların yiyecek ve giyeceğini uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur. 2/233) Bu emir çocuğun muhtaç olan babasına şöyle kıyas olunmaktadır: Çocuk küçüklüğü sebebiyle muhtaç durumdadır. İşsiz ve geçim sıkıntısı çeken baba da muhtaçtır. Çocuk akrabalık bağı ile nasıl babasına bağlı ise, muhtaç olan baba da akrabalık bağı ile çocuğuna bağlıdır. O halde babanın çocuğuna bakması nasıl bir mükellefiyet ise, evladın da muhtaç olan babasına bakması onun için bir mükellefiyettir. Şimdi burada görüldüğü kadarıyla andırma(analoji, fıkıhta kıyas) yoluyla bir hükme varılmıştır. Bu sonuç kullandığımız çıkarım yöntemi gereği zorunlu değil, ihtimallidir. Burada müçtehit, Allah’ın söylemediği bir şeyi söyleyerek kitaba mı ilave yapmıştır? Hayır. Ama bu mezhebin mensupları, içtihat yoluyla varılan bu hükme kutsal ve değişmez bir hukuk kaidesi olarak bakabilmektedir.
Diğer yanda evladın muhtaç olan ana-babasına bakması, Kur’an-ı Kerimin başka ayetleriyle de ilişkilendirebilir. Yani Kur’anı Kerimin anaya, babaya, yakın akrabaya iyilik etmeyi, yardımda bulunmayı tavsiye ve teşvik eden beyanlarıyla. Kur’an-ı Kerim bu beyanlarında, ana babaya yardım etmeyi ahlakı bir eylem olarak ele almaktadır. Acaba ahlaki bir öğüdü, bir hukuk kuralı haline getirmenin veya bunu bir hukuk kuralına temel yapmanın din açısından bir mahzuru var mıdır? Yani ahlakı bir öğüdü, bir hukuk kuralı haline getirmekle, insan iradesine bir ipotek koymuş ve bu vesileyle Kur’an-ı Kerimin amaçladığı davranışın niteliğine bir müdahale mi yapmış oluruz?
75
75 |