Aşağıda temas edeceğimiz hususlara bakıldığında görü-lecektir ki, burada zayıf deliller ve şahsi yorumlar daha çok etkili olmaktadır.
1- Delaleti zanni bir delille karşılaştığımızda, bunun yorumundan kaynaklanan farklı görüşlerle karşılaşıyoruz.
2-İhtilaf ya zayıf bir habere dayanıyor veya kıyasa. Delil,haber-i vahit veya zayıf kabul edilen bir hadis ise, kabul edilmeleri konusunda bir zorunluluk yoksa, ihtilaflar artıyor. Kıyasa gelince o da sonuçta kesin olmayan bir çözüm ortaya koyuyor.
3-Bazı konularda ya hiç nass bulunmuyor ya da çok az nass bulunuyor. Bu takdirde o meseleyi nasslara göre düzenlemek mümkün olmuyor, İstihsana, mesalih-i mürseleye veya başka yöntemlere baş vuruluyor. Örneğin mallar, mülkiyet, akit ve alış veriş gibi konularda dört adet ayet ve üç-beş kadar da sahih hadis bulunmasına rağmen, yüzlerce sayfa tutan mevzuat oluşturulmuştur. Diğer yanda yine yüzlerce sayfa mevzuat içeren hibe, emanet, ödünç verme, rehin, sulh, ibra, istihkak, borçların takası, buluntu çocuk ve hacir gibi konularda düzenleyici nasslar bulunmuyor. Kitap ve sünnetten delil bulunmayan konularda da ihtilaflar alabildiğine artıyor. Zimmîlerin görevleri konusunda mevzuatta gördüğümüz kuralların hiç birini Ayet ve Hadislerde göremiyoruz.
4-Bazen da meselenin çözümüne elverişli olan metotlar ve araçlar kullanılamıyor. Örneğin, Araf Süresi 157. Ayetine göre helal ve haram olan yiyeceklerin ölçüsü temizlik olarak gösterilmesine rağmen bu ölçeğin bu konuda ihmal edildiğini
133
133 |