alabildiğine bir itibar kazanmıştır. Bunların ikisi de ilmihal kitaplarına göre sünnet-i müekkededir. Kanaatimce teravih namazına gösterilen bu aşırı itibar, Peygamberimiz(as)ın bu namaz hakkında söylediği sözlerle de uyumlu değildir.
Sünnet namazlar konusunda halkın algılaması ise biraz daha farklıdır: Halkımız genellikle şöyle düşünmektedir: Farz olan ibadetleri Cenab-ı Hakk, sünnet olan ibadetleri Peygamberimiz(as)emretmiştir. Sünnetleri yerine getirmezsek Peygamberimizin şefaatinden mahrum oluruz. Böylece halk, farz olan ibadetleri Allah rızası için, sünnet olan ibadetleri de Peygamberimiz(as)i memnun etmek için yapmak gibi yanlış bir tutum sergiler. Bu hassas bir konudur. Bu hassas konuda maalesef bilmeyerek de olsa halka yanlış telkinlerde bulunanlar az değildir. Bu arada ibadet kastıyla olmayarak Peygamberimizin yaptığı eylemler de çok kere ibadetmiş gibi algılanır ve bunlara uymakla peygamberimizin şefaati umulur.
Oysa namaz olsun oruç olsun sünnet adı altında yapılan bütün ibadetler, Allah’ın rızasını kazanmak için fazladan yapılan meşru ibadetlerdir. Sünnet ibadetlerin meşruluğu, Resulüllah’ın bunları yapmış olmasından kaynaklanır ; ayrıca Allah, Kur’an-ı Kerimde nafile ibadette bulunmayı Peygamberimiz(as)e tavsiye ve emretmiştir.(11)
Ezan okumanın sünnet ibadetlerden sayılması sünnetin yukarıdaki tarifiyle uyumlu görülmüyor. Hanbeli Mezhebi hariç, (onlar, şehir ve kasabalarda ezan okumanın farz-ı kifaye olduğunu söylemektedir.) diğer ehli sünnet
 11 Kur’an-ı Kerim: 17/99
28
28 |