B-VACİP VE TAHRİMEN MEKRUH KAVRAMI ÜZERİNE
Diğer mezheplerin daha az kullandığı vacip ve tahrimen mekruh kavramları Hanefilere göre şöyle tarif edilmektedir: Sübutu veya manaya delaleti kat’i olmayan bir delile dayandırılan bir yükümlülük. Burada vacip veya tahrimen mekruh katı olmayan şüpheli bir delile dayandırılıyor ki, aslında mezhepler arasındaki ihtilafların çoğunu dinde nelerin delil kabul edileceği meselesi oluşturmaktadır. Delilde zafiyet varsa yorumların farklılaştığını ve hükümler arasında ihtilafların alabildiğine çoğaldığını görüyoruz.
Hanefi mezhebi alimleri, ilmihal kitaplarında belirttikleri gibi vacibin farz gibi bağlayıcı olduğunu, farzı ve vacibi terk edenin büyük günah işlemiş olacağını söyleyerek, uygulamada farz ile vacip arasında bir fark olmadığına işaret ediyorlar. İtikatta ise farz ve haramı inkar etmenin küfrü icap ettirdiğini fakat vacibi inkar etmenin ise küfrü gerektirmediğini söylüyorlar. Böylece kendi içinde sağlam ve tutarlı bir ekol olduklarını kanıtlayacak tarzda şüphe ile imanın bir arada olamayacağı ve kat’i olmayan bir delil ile de iman tesis edilemeyeceği gerçeğini teyit ediyorlar. Aslında vacip teriminin Hanefilerin verdiği anlamı kazanması için epey zaman geçmesi gerekmiştir. Çünkü bu terimin Peygamberimiz zamanında farklı anlamlarda kullanıldığını görüyoruz. Öncelikle vacip terimi bir gerekliliği ve uyulması zorunlu bir yükümlülüğü ifade eder. Nitekim bazı alimler vacip terimini farz anlamında kullanmışlardır. Diğer yanda Hanefi alimleri,
22
22 |