demişlerdir: Kadınların cemaate çıkmaları fitneye sebep olabilir. Fitne ise haramdır. Harama götüren şey de haramdır. Görüldüğü gibi bu çıkarımı yapan kişiler, sosyal çevrenin de etkisiyle kendi zannını veya re’yini Peygamberimizin hadisine karşı koyuyor, helal ve sevap olanı, haram ve günah gibi gösteriyorlar.
İslam hukukunda kötülük yollarını tıkama ilkesine dayalı olarak pek çok mevzuat geliştirilmiş ve bazı haramlar ve yeni yasaklar konmuştur. Kötülük yollarını tıkama ilkesine dayalı olarak getirilecek bazı kısıtlamaların olağanüstü şartlarda ve ancak geçici hükümler olarak vazedilebileceğini düşünüyorum. Bu konuda usul kitaplarında verilen örnekler de bu görüşü doğrular niteliktedir. Peygamberimizin savaş alanını terk eden münafıkları öldürmemesi, savaş sırasında el kesme cezasını uygulamaması gibi. Yine yol kesiciye haraç verilmesine izin verilmesi, fitne sırasında silah satışının yasaklanması gibi içtihatlar da bu kabildendir(50)
Diğer yanda günlük yaşayışla ilgili yeme, içme, misafirlik adabı, estetik yaptırma, saç, sakal ve kıyafetlerimiz gibi hususların sosyal ve kültürel çevrenin etkisiyle şekillendiğini görüyoruz ki bunlar da fıkhın konuları arasında önemli bir yere sahip bulunmaktadır.
Sorun bütün bunların helal, haram, mekruh ve mendup gibi dinle ilgili terimlerle hüküm altına alınması , bunlara bir dokunulmazlık ve değişmezlik atfedilmesidir.
 50 Prof. Dr. Ebu Zehra. İslam Hukuk Metodolojisi. Sedd-i Zerai Maddesi. Çeviren Prof.Dr. Abdülkadir Şener. Fecr Yayınları. Ank- 1986
137
137 |