ihtilafların süratle çoğaldığı, tartışmaların sürüp gittiği açık bir şekilde müşahede edilmektedir.
C-SÜNNET TERİMİ ÜZERİNE
Hanefi Mezhebinde vacibden sonra gelen ‘sünnet’ teriminin zaman içinde nasıl değişikliklere uğrayarak bu günkü anlamını kazandığını bilmiyoruz. Dinle ilgili konular söz konusu olduğunda Sünnet kavramının iki farklı anlamda kullanıldığını yukarıda belirtmiştik. Birinci olarak sünnet terimi, sünnet namazlar, sünnet ibadetler tabirinde olduğu gibi gönüllü olarak yapılan ibadetler anlamına gelmekte, ikinci olarak da Peygamberimizin hayatından alınan delil anlamında kullanılmaktadır. Bu anlamda Peygamberimizin sünneti, sözlü, fiili ve takriri sünnet adları altında tasnif edilmektedir. Sünnet dinde bir delil olarak ele alındığında bağlayıcıdır. Oysa yükümlülüğün bir derecesi olarak alındığında ise bağlayıcı değildir. Bu nedenle bu tabirin kullanılması bazen yanlış anlamalara sebep olmaktadır.
Sevap kazanmak için fazladan yapılan ibadetler için Kur’anı Kerim “nafile” tabirini kullanmaktadır. Nafile kelimesi, Allah için gönüllü olarak fazladan yapılan bir ibadeti ifade ettiği gibi aynı zamanda gönüllü olarak yapılan bağış ve hibe gibi iyilikler anlamına da gelmektedir. İlk yazılı eserlerde nafile kelimesinin çokça kullanıldığı görülmektedir. Daha sonraları bu tabir yerine sünnet, müstehab veya tatavvu kelimelerinin aldığını görüyoruz.
Peygamberimiz (as), Alah’ın yapılmasını kesin olarak emrettiği namazlar, ramazan orucu ve farz olan haccın dışında kendi takdiri ve isteğiyle, fazladan namaz kılmış,
24
24 |