III. BÖLÜM
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER
Mevcut çıkarım metotlarının en güvenilir olanı kıyastır. Kıyastan sonra mesalih-i mürsele, istihsan, sedd-i zerai gibi yöntemler gelmektedir. Usul-u fıkıhta: Eşyada mubahlık esastır. Kadim kıdemi üzere terk edilir. Beraat-i zimmet asıldır. gibi. başka ilkelere de baş vurulur. Fakat bunların hiç biri dini hükümler tesis etmeye elverişli değildir. Hele “Zamanın değişmesiyle hükümler de değişir” gibi bir hukuk kuralının, dinle hiçbir ilgisinin olamayacağı açıktır. Yani içtihatla varacağınız bir kurala din diyorsanız, onun değişmeyeceğini de vurgulamış olursunuz, eğer örfi bir kuraldan bahsediyorsanız o da insanların iradesiyle değil, kendi tabiatı gereği zamanla değişir.
Fıkıhta kullanılan çıkarım yöntemlerinin dine uygun çözümler üretip üretmediği, diğer yanda bu yöntemlerin değişmeye açık toplumların hukuki ihtiyaçlarını gidermeye elverişli olup olmadıkları gibi meseleler, işin uzmanlarınca irdelenmeye devam edilmelidir.
Eğer din sadece ibadet ve inanç sahalarından ibaret olsaydı, dinde çıkarımlar yapmaya, içtihatlarda bulunmaya “Nass ile gelen meselede içtihada izin yoktur” kuralına istinaden gerek duyulmazdı. Dinin kaynağı Kitap veya Sünnet olduğuna göre, çıkarım yaparak temelde vahye bir şeyi denk göstermek uygun olmayabilirdi. Nitekim bu gün ülkemizde, karşılaşılan problemlerle ilgili olarak sorulan
138
138 |