mevzuatında yer almamış, böyle bir emir yokmuş gibi hareket edilmiştir. Bu konudaki Ayet-i Kerime şöyledir: (Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki adil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın... 65/2) Bu Ayet-i Kerime eğer mevzuatta dikkate alınsaydı tarafların hakları, hukukun garantisi altına alınmış, evlenme ve boşanmalarla ilgili hükümler de daha farklı bir istikamette gelişmiş olurdu.
2- Mevzuatta yer almayan konulardan biri de “Ey iman edenler! Belli bir süre için borçlandığınız zaman bunu yazın...” 2/282 Ayet-i Kerimesinin hükmüdür. İlahi beyan vadeli satışın ve borcun yazılmasını istenmiş olmasına rağmen, bu konunun ticaret hukukunda yer almadığı görülmektedir.
3-Kur’an-ı Kerimde birçok süre ve ayette zikr edilmesine rağmen haram aylar meselesi ‘İslamda kaldırılmıştır’ denilerek üzerinde durulmamıştır.
4-Zekattan müellefe-i kuluba ayrılması gereken hisse konusunda müçtehitlerin susması anlaşılır şey değildir. Kadı Ebu Yusuf, ilgili ayeti zikrettikten sonra şöyle diyor: “Ayette
zikredilen sarf mahalli sekizdir. Bunlardan müellefe-i kulub, Hz. Ömer tarafından kaldırılmıştır...”(13) Ebu Yusuf’un bu sözünü anlamak mümkün değildir. Hiçbir usulu-u fıkıh kaidesine, Kur’an-ı Kerim ve dinle ilgili söylenenlerin hiç birine uymamaktadır. Hz. Ömer’in Kur’anı Kerim ayetlerinden birinin hükmünü kaldırması mümkün mü? Ebu Yusuf’un bu ifade tarzı hangi usul kaidesiyle izah edilebilir? Fakihler bunun hesabını vermeden sözlerinde ve içtihatlarında nasıl güvenilir olabilirler? Batıl inanç
 13 Kadı Ebu Yusuf. Kitab’l-Haraç. Ali Özek Tercümesi. Sayfa: 140
39
39 |