vuku bulan bu ihtilaf, dinî bir delil veya nassın yorumundan kaynaklanan bir şey değildir. Bu konuda Kitapta, Sünnette ve sahabenin icma’sında bir delil bulunmadığından, hoca ile talebe arasındaki bu ihtilafın temelini istihsan yoluyla vardıkları bir çözüm, yani müçtehitlerin şahsi görüşleri belir-lemiştir.
Şimdi de şu örneğe bakalım: ( Örnek: 2 )
Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde Medineliler, gelecek yıllara ait bir yıllık, iki yıllık hurma mahsulünü peşin satarlardı. Resûlullah (as) onlara, “Hurmayı kim önceden
satarsa ölçüsünü, tartısını belirterek, vadesini tayın ederek satsın” buyurdu. (Müslim: Müsakat)
Parasını peşin verip, malı daha sonra teslim alma şeklindeki bu ticarete ‘selem suretiyle alım satım’ denir. Yukarıdaki hurma satımı örneğinde uygulama şöyle cereyan etmektedir: Satıcının meyve veren hurma ağaçları vardır. Müşteri, hurma bahçesi sahibine: Önümüzdeki senenin mahsulünü bana sat; paranı peşin vereyim, hurmalar olgunlaşınca bana teslim edersin diyor. Bu alım satım şekline peygamberimiz izin veriyor ve şunları ilave ediyor: Bu işi yaparken ölçüsünü, tartısını ve vadesini belirleyin. Görüldüğü gibi Peygamberimiz selem suretiyle alım satımda başlıca iki şart belirliyor: Alınacak malın miktarı ve ne zaman teslim alınacağı.
Aradan yüz sene geçiyor ve ticaret hayatında yeni gelişmeler oluyor. Ticaretle uğraşan ve bu alanda yeni tecrübeler kazanan Ebu Hanefe, selem suretiyle alışveriş usulünü analiz ederek, Resulüllah’ın koyduğu şartların niza’yı önlemeye yönelik olduğunu görüyor ve zamanla gelişen ticaretin gereği olarak taraflar için anlaşmazlık ve çekişme sebebi olabilecek başka nedenlerin de ortaya
8
8 |