Görüldüğü gibi anneye ödenecek nafaka miktarının örfe göre belirlenmesi, Allah’ın bir emridir. Ayet-i Kerime de örfe göre hüküm verebilmenin bir ruhsatı olarak görülmektedir. Nafakanın örfe göre belirlenmesi demek kocanın zenginliğinin ve günün şartlarının gözönünde bulundurulması demektir.
Cenab-ı Hakk, nafaka miktarının örfe uygun olarak ödenmesini istemekle, benzer konularda da örfe uygun hüküm verebilmek için bizlere bir usul ve bir yöntem önermiş olmuyor mu? Bu yöntemi, cinayetlerde ödenecek diyet miktarlarına, zekatla ilgili zenginlik ölçüsüne, zekat malları ve alınacak verginin yüzdelerini belirlemede kullanabilir miyiz? Peygamberimizin diyetler ve vergiler konusunda koyduğu ölçüler, örfe göre ve Kur’an-ı Kerimin verdiği bu yetki ile değil mi? Yani peygamberimiz bu ölçüleri koyarken Allah’tan özel bir vahiy mi almış yoksa günün şartlarına göre bir içtihada mı bulunmuştur?
Sonraki asırlarda örflerin, hukuk alanında ve mahkemelerde çokça kullanıldığı görülmektedir. Gerçek şu ki, beşeri münasebetler alanında örf ve adetlerin bir delil olarak kullanılması, şüphesiz ki insanların yararına olmuştur. Yeter ki bunlar kutsal kabul edilen şeriatın değişmezleri olarak algılanmasın. Bu noktada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri şudur: Örf ve adet böyledir diye, ne eşya, ne sular ve ne yiyecekler temiz olur veya haram olur, ne Arap kadınlarının Arap olmayanlarla evlenmesi yasak olur, ne de halk arasında yaygın bir uygulama diye kötü davranışlar ve bid’atler dince meşruluk kazanır.
72
72 |