Değerlendirme ve Öneriler…..|
Hukuk sahası ile ilgili olarak varılan neticeyi şu cümle ile özetleyebiliriz: Nasların kesin olarak belirlediği bir sahada görüş bildiren din bilginleri, dine uygunluk noktasından, nasların kesin olarak belirlemediği bir sahada görüş bildirenler ise dine aykırı olmamak noktasından hareket edebilirler. Fıkıh bilginleri, nassların düzenleme yapmadığı alanlarda Allah’ın emri nedir gibi bir arayışın içinde olmasaydı, belki de burada söylenenlerin çoğu söylenmemiş olacaktı.
Eğer fıkıh, Kitap ve Sünnetin belirlediği hukuk sistemi ile sınırlı ise hakkında hiçbir nass bulunmayan hukuk alanına ne ad verilecektir? Son zamanlarda şer’i ve örfi hukuk gibi iki kavramdan bahsedildiyse de Osmanlılar döneminde yanyana giden bu iki hukuk hükümleri Mecelle adı altında bir araya getirilince, hepsine birden kutsallık atfedilmesi cihetine gidilmiştir. Mecelle Komisyonu Başkanı Cevdet Paşanın, Mecelle hakkında: “Bu, beş altı kişi tarafından, Allah’ın koyduğu yüce şeriattan toplanarak alınmıştır”(55) sözleri, bizleri doğrular niteliktedir. Görüldüğü kadarıyla ilk asırlardan bu yana süre gelen zihniyet, yani fıkıh denilen hukuk sisteminin tamamıyla İhahî kaynaklı olduğu görüşü devam etmektedir.
 55 Osman KAŞIKÇI, İslam ve Osmanlı Hukukunda Mecelle
158
158 |