benzemekten şiddetle kaçınırız, Hatta bu konuda hukuki
yasaklar koyduğumuz bile olur. Bir zamanlar komünist ve
faşistlerin liderlerine, şeklen benzemeyi de yasakladığımızı ve bu konuda cezai müeyyideler bile koyduğumuzu hatırlamaya çalışalım. Bunların dinî değil, siyasi birer tavır olduğu belli olan bir şeydir.
Bununla şunu demek istiyoruz: Düşman olduğumuz toplumlara benzememek kuralı başka, bıyığın kısaltılması başka. Eğer düşman bıyığını kısaltıyorsa veya kazıyorsa bizim uzatmamız gerekir. Önemli olan bıyığı kısaltmak sakalı uzatmak değil, düşmana benzememektir. Bu da dinî olmaktan ziyade siyasi bir tavırdır.
b) Hadislerin versiyonları.
Hadisleri rivayet edenlerin onlara kendi dünya görüşlerini yamadıklarını hesaba katmalıyız. Bu konuda rivayet zincirinin kesintisiz olması ve rivayet edenlerin sıka olması fazla önemli değildir. Hadisi rivayet eden kimse, fıkıh alimi de olabilir. Fıkıh aliminin mezhepteki görüşünü rivayetlerine yansıtmış olma tehlikesi daha büyüktür. Bunun en güzel örneklerinden birini Hz.Ayşe’den rivayet edilen tasvir hadisinde görmekteyiz. İmam Müslim, Hz. Ayşe’den rivayet edilen bu hadisi, on ayrı rivayet kanalına göre eserine almış; her rivayet kanalının bu hadisi, az veya çok farklı bir anlamda naklettiğine işaret etmiştir.
Hadisin en basit şekli şöyledir: Hz. Ayşe, üzerinde kuş veya kanatlı at tasviri bulunan resimli bir örtü edinmiş, bunu evinin bir köşesine asmıştı. Bu örtü, Peygamberimizin namaz kıldığı yerin kıble istikametine asılı olduğu için, namazını huşu içinde kılınmasına mani oluyordu. Bu sebeple Peygamberimiz bu örtünün kaldırılmasını Hz.Ayşe’den
58
58 |