kimseler vardır ki, söylediklerinin bir kısmını söylememiş olsalardı, onlar için her halde daha iyi ve daha sağlıklı olurdu.”(1) şeklindeki temennisini, bu kitapta söylenenler için yineleyenler ve bizim umumi anlayışa bir derece kadar ters düşen görüşlerimizi sakıncalı bulunlar olacaktır. Fakat biz, söylenmesi gerekeni söylemiş olmaktan dolayı, bir nebze olsun ilme ve dinimize halisane bir hizmette bulunduğumuza inanıyoruz.
GİRİŞ
Uzun yıllar önce, abdest alırken yıkanan organlardan dökülen kullanılmış suyun, temiz olup olmadığına dair anlatılan aşağıdaki olay, benim dinin alanı ve dinle ilgili çıkarımlar üzerinde yoğunlaşan zihnî eksersizlerimin başlangıcını oluşturmuştur.
Bir sohbet esnasında anlatılan meselenin özü şöyledir: Abdest alırken yıkanan organlardan dökülen suya, kullanılmış su anlamında ‘ma-i müstamel’ denmektedir. Ma-i müstamelin temiz olup olmadığı ise Ebu Hanife ile öğrencileri Ebu Yusuf ve İmam Muhammet arasında ihtilaf konusu olmuştur. Ebu Hanife’nin görüşüne göre, ma-i müstamel denilen kullanılmış su, pis olup bu suyun üzerimize sıçramasıyla elbisemiz de pis olurlar ve dolayısıyla bu elbiselerle namaz kılmak caiz olmaz. Hocalarına muhalefet eden Ebu Yusuf ile İmam Muhammet’e göre ise ma-i müstamel temiz, fakat temizleyici değildir. Neticede mezhep
 1 İmam Şafiî. Er-Risale, 132. Paragraf. Çevirenler: Abdülkadir Şener ve İbrahim Çalışkan.
6
6 |