Muhaddis ve fakihleri en çok uğraştıran meselelerden biri de hadislerin birbiri ile tearuzu olmuştur. İki haber birbirinin tersini söylüyorsa bu haberlerden birinin nasih ve diğerinin mensuh olduğunu kabul etmek gerekir. Yalnız nesheden haber, mensuh haberden sonra gelmeli ki; biz bu haberlerden birinin nasih ve diğerinin mensuh olduğunu söyleyebilelim. Öncelik ve sonralık münasebeti kurulamayan durumlarda çözüm zorlaş-maktadır. Bir de nesheden haber, fakihe ulaşmamış olabilir. Bu takdirde fakih, fetvasını mensuh olan habere istinat ettirir ki, bu gibi durumlar, mezhepler arasındaki ihtilafların diğer bir kaynağını teşkil eder.
Mezhepler arasında tartışılan konulara baktığımızda tartışmaların temelinde ya birbirine tearuz eden hadisleri, ya zayıf hadisleri görüyor veya hakkında hiçbir nass bulunmayan konulardan bahsediyoruz.
Özellikle bir olayın seferde vuku bulmuş olması, Peygamberimize ait olan bir emrin anlamını veya illetini değiştirebilir mi?
Birbirine tearuz eden haberlerde göz önünde bulundurulması gereken noktalardan biri de şudur: Hakkında bir emir veya yasak bulunan olay, hazarda veya seferde geçmiş olabilir. Belki de seferi halde yapılmasına izin verilen bir eylem, hazarı olan durumda yasaklanmış veya tersi olmuştur. Emirler ve yasaklar analiz edilirken bu durumun da hesaba katılması gerekir. Allah seferi durumlarda istisnalar getirmiş, orucu tehir etmek, namazı kısaltmak gibi kolaylıklar vazetmiştir. Ayrıca Peygamberimiz ve ashabın muamelatla ilgili uygulamalarında da bu tür örneklere rastlamaktayız: Peygamberimiz(as)ın, savaş için sefere çıkan orduda hırsızlık edenlerin elini kesmemesi, savaş suçu
62
62 |