I  II  III  IV  V  VI  VII  VIII  IX  X  XI  XII  1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167  168  169  170  171  172  173  174  175  176  177  178  179  180  181  182  183  184  185  186  187  188  189  190  191  192  193  194  195  196  197  198  199  200  201  202  203  204  205  206  207  208  209  210  211  212  213  214  215  216  217  218  219  220  221  222  223  224  225  226  227  228  229  230  231  232  233  234  235  236  237  238  239  240  241  242  243  244  245  246  247  248  249  250  251  252  253  254  255  256  257  258  259  260  261  262  263  264  265  266  267  268  269  270  271  272  273  274  275  276  277  278  279  280  281  282  283  284  285  286  287  288  289  290  291  292  293  294  295  296  297  298  299 



   “Mar’lar (Doğu Karadeniz uluslarından), Kendi yurtlarına özgü başlık, küçük bakır kalkan ve mızrak taşıyorlardı. Kholhislerin başlıkları ağaçtandı, kalkanları küçük ve tabaklanmış deriden yapılmıştı. Kısa mızrakları, eğri kılıçları vardı.” İşte Heredot’un Karadeniz’de bahsettiği ulular bunlar. Bu uluslar, Kızılırmak’tan doğuya doğru bir sıra izlemiş ve son olarak Kholhis anılmıştır. İslam Ansiklopedisi’nin Trabzon maddesinde bu konu ile ilgili; “Bölgeye ilk defa Kafkasya’dan Moski’ler, Tibarenler ve Mar’lar gelerek ziraat ve balıkçılıkla meşgul olmuşlardır.” Denilmekte ve bu konuda bazı buluntular olduğu belirtilmektedir.

  

   Karadeniz Kıyıları ve Amazonlar:

   Karadeniz kıyılarında yaşadığı kabul edilen masal kahramanı Amazonlar, mızraklı, oklu, kalkanlı savaşçı kadınlar olarak tanınırlar. Amazonlar önce, Yunan kaynaklı mitolojilerde anlatılmıştır. Altın Postu aramaya çıkan Phiriksos ve arkadaşları maceralı bir yolculuktan sonra Kholhis’e varır ve altın postu alarak geri döner. Bu mecaralı seyahat sırasında Amazonlardan da bahsedilmektedir. Altın Post masalı, Doğu Karadeniz’den bahseden ilk sözlü kaynak olsa gerek.

   Heredot Tarihi, Amazonlara önemli bir bölüm ayırmıştır. Heredot’a göre, Amazonlar, Terme dolaylarında Yunanlılar’a yenilmişlerdi. Sağ kalanlar, üç gemi ile buradan uzaklaştırılmak istenirken, erkeklerden meydana gelen gemi mürettebatı Amazonlar tarafından öldürülmüş ve mürettebatsız kalan gemiler de bunları Azak denizi kıyısına sürüklemişti. Azak denizi kıyısında İstitlere komşu olan Amazonlar, İskit delikanlıları ile evlenmişler ve buradan da ayrılarak Don Irmağının doğusunda bir ülkeye yerleşmişlerdi. Heredot, bu ülkede yaşayan kadınların büyük annelerine benzer bir şekilde erkekler gibi giyindiklerini, bir düşman öldürmedikçe evlenmediklerini ve İskit dilini konuştuklarını söylemektedir.

   Doğu Karedeniz bölgesi hakkında uydurulan bu masal, bu bölgenin çok az bilindiğini, bir masal ülkesi olduğunu gösterir. Bu yöre koloniler devrinde tanınıp da Amazonlar olmadığı görülünce, insan muhayyilesi, Amazonları Kafkas dağlarının kuzeyini taşımıştır. Fakat bu masaldaki savaşçı karakterin, hala Karadenizli kadınlarda yaşadığını söylemek mümkündür.

  

   3-DOĞU KARADENİZDE KOLONİLEŞME

   İlkçağda İyon’lar, Dor’lar, Fenikeliler ve Yunanlılar tarafından bir çok koloni kurulmuştur.Trabzon şehrinin de bu meyanda M.Ö.756 yılında Sinop’tan gelen Miletli göçmenler tarafından kurulduğu söylenmektedir.(15)

  

  15 -İslam Ansiklopedisi Trabzon maddesi 5

 


5
Önceki                  Sonraki