Canik Sancağı muhassılı idi. Tuzcuoğlu Memiş Ağa da Sürmene'den Batum'a kadar bütün bölgenim hakimi bulunuyordu. İkisi de gösterdikleri yararlılıktan ötürü Kapıcıbaşılık rütbesi almıştı. 1815 yılında Hazinedaroğlu, Paşa rütbesi ile Trabzon'a asaleten vali atanınca Memiş Ağa bu durumu hazmedememişti. Süleyman Paşa'nın şikayet mektubu, Bab-ı Aliye varınca, Bab-ı Ali işi tahkik etti. Bilgisine başvurulan zevattan bazıları Tuzcuoğlunun lehinde ve bazıları da aleyhinde şahitlik ettiler. Aslında yerel derebeyilerle mücadele etmek ve onların gücünü kırmak İstanbul Hükümetinin politikalarına da uygun düşüyordu. Neticede İstanbul Hükümeti, Tuzcuoğlunun yok edilmesine kanaat getirdi ve II. Mahmut, günahı Süleyman Paşanın boynuna olmak üzere idamına izin verdi. İstanbul'dan izin alan Süleyman Paşa, ilk iş olarak Memiş Ağayı hile ile ele geçirip yok etmek istedi. Mektuplar yazarak onu Trabzon'a davet etti. Memiş Ağa, mektuplara kanarak Sürmene'ye kadar gelmişken durumu öğrenerek buradan geri döndü ve Rize'deki evine kapandı. Süleyman Paşa, bu sırada Erzurum valisine yardıma memur edilerek Batum taraflarında bulunuyordu. Trabzon'da değildi. Bu nedenle Tuzcuoğlu üzerine, kendisine vekalet eden Kapı kethüdası Çeçenzade Hacı Hasan Ağa, idaresinde kuvvetler gönderdi. Bu kuvvetler yenildiler ve Memiş Ağanın gücü bir kat daha arttı. Tuzcuoğlu Memiş Ağa, Süleyman Paşanın Batum taraflarında bulun-duğunu fırsat bilerek Trabzon'u işgale karar verdi. Bütün yerel derebeylerle birlikte damadı Kalcıoğlu Osman Bey de kendisine yardımcı oluyordu. Trabzon'un işgalinden önce Sürmeneli ve Oflu kayıkçılar yerel derebeyler yönetiminde Trabzon limanını basarak yağma ettiler. Trabzon çevresindeki köy ve kasabaları ele geçirdiler. Tuzcuoğlu'nun idam fermanını Trabzon'a getiren Ser-Halife Mehmet Emin Efendi, 23 Temmuz 1816 tarihli mektupla durumu İstanbul'a bildirdi. Mektubunda mealen şöyle diyordu : "Maruz-i Kullarıdır ki .... Tuzcuoğlu avanesinden olan Abanazoğlu dahi bu esnada Trabzon civarına gelip daha önce zaptetmiş olduğu karyeleri yine zapt eyledi. Alçakgönüllü Süleyman Paşa Hopa'dan bir çizgi beri gelemeyip yine o taraftan Rize'ye gelmek ihtimali yoktur ve Süleyman Paşa'nın Rize'de olan askeri bilcümle dağılıp kimisi Tuzcuoğlu'na, kimisi Hacısalihoğlu'na ve yukarıda adı geçen Abanozoğlu'na firar etmişlerdir... Bundan sonra müşarun ileyh (yani Süleyman Paşa tarafından) Tuzcuoğlu'na katiyen zarar vermek ihtimali olmadığından başka, Trabzon Eyaleti karmakarışık ve düzensiz bir durumdadır."
129
129 |