Kazalarda bulunması gereken memuriyetler sancak merkezlerinde de vardı. Örneğin; Konya şehrinin üç ayrı yerinde üç ayrı şehir naibi görev yapıyordu. Yani büyük bir şehir olan Konya'nın değişik üç ayrı semtinde ayrı mahkemeler kurulmuştu. Bu açıklamalardan hareketle kazaların en başında bulunan yöneticinin kim olduğunu açıkça çıkaramıyoruz. Bütün bu görevlilerin en üstünde bulunan görevli kimdi? Daha sonraki dönemlerde muhassıl, müsellim veya daha çok kullanılan tabiri ile mütesellim denilen yöneticilerle karşılaşıyoruz. Mütesellimin görevi vergileri toplamak, devletin kendisinden istediği bazı görevleri yerine getirmekti. Nahiyeler : Aslında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde "nahiye" adı altında bir idari birimden bahsetmek doğru değildir. Irak gibi bir memlekete nahiye dendiği gibi, birkaç köyden oluşan küçük bir bölgeye de nahiye dendiğini daha önce belirtmiştik. 16. yüzyılda Of bir kaza, Sürmene ise Trabzon Merkez kazasına bağlı bir nahiye idi. O dönemde nahiye denilen bu mıntıkalara bir zaim bir de serasker görevlendirilirdi. Bazen nüfusu az, geliri düşük olan bazı kazalara da kadı gönderilmez buralar birer zaim tarafından yönetilirdi. İlk dönemlerde Hemşin kazası ile Atina kazası birer zaim tarafından idare ediliyordu. Bugünkü anlamıyla ilk nahiye teşkilatları 1867 yılında kurulmuştu. Köyler : Türkiye'de köylere tüzel kişilik tanınması 1924 yılında çıkarılan köy kanunu ile olmuştur. Osmanlılarda "Karye" tabir edilen yerleşim yerleri vardı. Karye; bazen köy, bazen de birkaç köyün bir arada bulunduğu genişçe bir alanı ifade ederdi. 17. yüzyıl başlarında Salaha karyesinin 13, Uma karyesinin 9, Mapavri karyesinin 6 yerleşim yeri vardı. Eskiden insanların yaşamadığı bazı bölgelere de karye dendiği olurdu. Köylerin bir yöneticisi yoktu. Önceleri köyleri köyün ihtiyarları yönetirdi. Daha sonraları köyün yöneticisine muhtar denildi. Hristiyan köylerdeki muhtarlara ise "Kocabaş" veya "Milletbaşı" deniyordu. 17. yüzyıldan başlayarak kazaların, nahiyelerin ve karyelerin yerel derebeylerin eline geçmekte olduğunu görüyoruz. 19. yüzyıl başlarında Cimil Beyi Kumbasar oğlu Süleyman Ağa, Zuga Beyi de yerel beylerden Halit Ağa idi. Eskiden "Mahalle" tabiri de vardı. Şehir merkezleri ve yakın çevresindeki yerleşim yerleri için kullanılır bir tabirdi. 17. yüzyıl başlarında Nefs-i Rize'de 4, Emare karyesinde 8 mahalle mevcuttu.
103
103 |