KAZALAR, NAHİYELER VE NÜFUSLARI (1869)
1869 tarihinde Rize'de kurulu olan telgrafhaneden Trabzon'a 20 kelimelik bir telgraf çekebilmek için 10 kuruş ücret ödemek gerekiyordu. Bu ücret 4 okka balıkyağına eşdeğerdi. O tarihte Rize kazasında Kuraiseba nahiyesi hariç 8 medrese, 155 medrese talebesi, 124 cami, 29 mescit, 3 tekke, 66 imam, 119 hatip, 6 müderris, 3 kilise, 3 rahip, 1 Rum mektebi, 173 sıbyan mektebi vardı. Rum mektebine 26, sıbyan mekteplerine 5481 talebe devam ediyordu. Kuraiseba nahiyesinde bir medrese, 25 medrese talebesi, 25 cami, 25 hatip, 1 müderris ve 850 talebesi olan 32 sıbyan mektebi mevcuttu. Rize'de deniz ulaşımı oldukça canlı idi. Karadeniz hattında Osmanlı vapurlarından başka, Fransa, Rusya ve Avusturya kumpanyalarına mensup vapurlar da işliyordu. Bir Osmanlı vapuru Çarşamba günü İstanbul'dan hareketle sahildeki ilçelere uğrayarak Batum'a kadar gidiyor ve dönüşünde yine aynı iskelelerden yük ve yolcu alarak İstanbul'a dönüyordu. İstanbul'dan Çarşamba günü hareket eden vapur, Pazar günü Trabzon'a ve aynı gün Rize'ye vasıl olurdu. O zamanlar sahildeki her ilçeye uğrayarak Batum'a kadar giden Osmanlı vapurları, İstanbul - Rize arasını 5 günde katederdi. Bundan yaklaşık 85 sene sonra, 1952 yılında benim Rize'den İstanbul'a ilk seyahatim de 5 gün sürmüş ve Tarı Vapuru ile gerçekleşmişti. 1869 tarihli salname ile daha sonraki salnamelerin verdiği malumata göre, Kuraiseba'da 500 top kaba keten bezi, Mapavri'de 1000 top kanaviçe tabir edilen kaba bir bez, Rize'de 20 ila 40 bin top arası ince beyaz keten bezi, Karadere'de yünden şal dokunuyordu. Ayrıca Rize'de kalemtıraş ve bıçak yapılıyor, kayıklar için makaralar imal ediliyordu. Rize'nin ince keten bezi Trabzon, İstanbul ve Arabistan taraflarına gidiyor ve değerine uygun fiyatlarla alıcı buluyordu. 150
150 |