I  II  III  IV  V  VI  VII  VIII  IX  X  XI  XII  1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167  168  169  170  171  172  173  174  175  176  177  178  179  180  181  182  183  184  185  186  187  188  189  190  191  192  193  194  195  196  197  198  199  200  201  202  203  204  205  206  207  208  209  210  211  212  213  214  215  216  217  218  219  220  221  222  223  224  225  226  227  228  229  230  231  232  233  234  235  236  237  238  239  240  241  242  243  244  245  246  247  248  249  250  251  252  253  254  255  256  257  258  259  260  261  262  263  264  265  266  267  268  269  270  271  272  273  274  275  276  277  278  279  280  281  282  283  284  285  286  287  288  289  290  291  292  293  294  295  296  297  298  299 



  malumata göre bu haçepeler, 25 arşın boyunda, mağuna şeklinde kayıklar olup, Çerkez kabileleri bunlarla Sohum ve Batum taraflarına baskınlar yapıp rast geldikleri küçük kayıkları yağmalayıp esir ederlerdi. Anapa Muhafızı Ferah Ali Paşa (1781 - 1785), bu yapılanların dinin yasakladığı şeyler olduğunu telkin ederek bunları uyardıktan sonra, yağmalama hareketlerini bıraktılar. Fakat sonraki devirlerde zaman zaman yine buna tevessül ettiler.
2- Kuraiseba halkı gayet haris, aralarında öldürme eksik olmayan insanlardı. Uzun süre devlet kuvvetlerini meşgul eden Çepni Ali de Kuraiseba eşkıyasındandı. Bu meşhur eşkıya Trabzon'da yargılanıp ölüme mahkûm edilmiş, fakat asılmak için hazırlıklar yapıldığı sırada şikayetçileri, şikayetlerinden vazgeçince ölüm hükmü müebbede çevrilerek Erzurum hapishanesine sevk edilmişti. Erzurum hapishanesinden kaçan bu azılı eşkıya, ancak büyük bir askeri operasyonla, yakalanarak cezalandırılabilmişti. (1878 tarihli Salname)
3- 1867 tarihinde bir müdür bir katiple kurulan nahiyeler, zamanla teşkilatlarını genişleterek yönetimin önemli bir birimi haline gelmişlerdi. 1870 tarihinde kurulan Mapavri nahiyesinin 1883 yılındaki durumu bu gelişmeyi doğrular niteliktedir. 1888'de Mapavri'de bir nahiye müdürü, bir naib vekili, bir mal kâtibi, bir vergi kâtibi, bir tapu kâtibi ve bir sandık emini vardı. Bazı nahiyelerde ise ilave olarak bir zabıta memuru bulunuyordu. (1888 tarihli Salname)
4- 1992 tarihinde Atina Kazası oldukça gelişmiş bir teşkilata sahipti. Başta Kaymakam olmak üzere Belediye Reisi, Naib, Müftü, Mal Müdürü, Nüfus Memuru, Evrak Muhasebecisi, Rüştiye Mektebi, Rusumat Memuru, Orman Ondalık Memuru, Mahkeme-i Şer-iye Kâtibi, Eytam Müdürü, Mukavelât Muharriri, Tapu Katibi, Sandık Emini, Telgraf Memuru, Ardeşen Memuru, Duyun-i Umumiye Memuru gibi yöneticiler Atina Kazasının teşkilatını tamamlıyordu. Ayrıca bir meslek kuruluşu olan Ticaret ve Ziraat Odası mevcuttu.
5- 1894 tarihinde Atina ve Hemşin'de 18458'i kadın, 16.321'i erkek olmak üzere toplam 33.779 İslam; 20'si kadın, 22'si erkek olmak üzere toplam 42 Hristiyan nüfus mevcuttu. (1894 tarihli Salname)
6- Rize ve Atina kazasında bazı zevat, Osmanlı devletinin rütbe nişanlarına sahip olmuşlardı. Sivil halktan nişan sahibi olanların isimleri şunlardır :
Atina'da : Paşazade Sait, Sayfzade İsmail.
Rize'de : Tuzcuoğlu İsmail, Memiş Paşazade Mesut, Memiş Paşazade Mehmet Ali Bey, Belediye Reisi Hacı Hüseyin, Mataracızade Ahmet Fehmi, Müftü Hacı Hasan Hüsnü Efendi. (1894 tarihli Salname)
165

  

 


165
Önceki                  Sonraki