1-Rize’nin güneyinde yer alan İspir’de Hesperit’ler,Bayburt’ta Kaldi’ler ve Skythen’ler Trabzon’un güneyindeki dağlık kesimde Makron’lar, Giresun’a kadar olan sahil kesiminde Kolkh’lar yaşamaktadır. Burada merak edilen konu şudur: Makronların ve Kolkhların doğuya doğru uzantıları nereye kadar varmaktadır? Yani Rize’yi içine almakta mıdır?
2-Giresun’dan sonra Mossynoikler, Ordu’da Tibarenler ve Ordu’dan sonra da Pophlogonia memleketleri geliyor. Burada bahsedilen halklar bu memleketlerin yerli halklarıdır.
3-Trabzon, Giresun ve Ordu şehirleri Sinope’ye bağlı birer Helen kolonisi olarak gösterilmektedir. Ksenofon’un ordusu Rize’ye uğramadığı için Rize hakkında bilgi edinemiyoruz. Muhtemeldir ki, Rize’de diğer bölge şehirleri gibi aynı çağlarda bir koloni olarak kurulmuş ve bu koloniyi kuranlara ticari menfaatler sağlayan bir müstahkem mevki, bir Pazar yeri ve bir ticaret limanı olarak hizmet vermiştir.
4-Ksenofon’la ilgili olarak anlattıklarımızdan çıkardığımız bir başka önemli sonuç da şudur: Doğu Karadeniz’de yaşayanlar o zamanlar da denizle barışıktı. Limanlarına ticaret gemileri uğruyor, deniz yolu ile ticaret yapıyorlardı. Ksenofon’un komutasında bulunan on bin kişilik Helen ordusunu, Trabzon’dan Yunanistan’a taşıyabilecek kapasitede gemiler bu bölgede mevcuttu. Trabzon’da otuz ve elli kürekle gemiler yapılabiliyordu. İnsanlar deniz ürünlerinden bolca yararlanabiliyordu.Bölgede bulunan insanların geçimleri hayvancılığa dayanıyor, yiyecekleri arasında un, bal ve şarap bulunuyordu. Bu insanların elbiseleri ketenden, kalkanları deriden, evleri ağaçtandı. Balta, mızrak, kılıç ve ağaç kaplar kullanıyorlardı.
5-Ksenofon Bayburt’tan Trabzon’a gelirken acaba hangi yolu takip etmişti.? Bu yolun hangisi olduğunu Ksenofon’un anlattıklarından çıkaramıyoruz. Gümüşhane’ye gelerek Torul ve Zigana geçidi yolunu veya daha batıdan Hurşit çayı havzasını takip etmiş olabilir. Başka bir yolu, daha doğuda kalan bir geçidi de kullanmış olabilir. Trabzon’un yakınında bir yerde denize indiğini söylemesi bu yürüyüşün Zigana üzerinden olduğu tezini kuvvetlendiriyor. Bu tür kitapların elle çoğaltıla çoğaltıla günümüze kadar gelmiş olmaları nedeniyle zamanla bazı değişikliklere uğramış olmaları da muhtemeldir. Bu yüzden anlatılanları bir ölçüde ihtiyatla karşılamak gerekir.
Perslerin hükümdarı Dara zamanında (M.Ö. 521-486) Doğu Karadeniz Bölgesinin Perslerin 19. Satraplığına bağlı olduğunu biliyoruz. Çünkü Pers İmparatoru Kserkes’in (M.Ö 485-465) Yunanistan üzerine gönderdiği orduda Doğu Karadeniz halkları kendilerine özgü silahları ile birlikte yer almıştı. Diğer yanda Ksenofon’un Trabzon’da bulunduğu sırada Trabzon,
11
11 |