Kemal, Cumhuriyetin kuruluşu üzerinden henüz bir yıl geçmeden 17 Eylül 1924 tarihinde Hamidiye gemisiyle Rize'ye geldi. 18 Eylül 1924 günü de Rize'den ayrıldı. Bu seyahat "Başöğretmen Atatürk" adlı kitapta çeşitli kaynaklardan derlenerek tafsilatıyla anlatılmıştır. Biz bu olayı o tarihte Rize Rüştiye mektebini yeni bitirmiş olan Mehmet Özkan'ın bir mektubuna istinaden aktarmaya çalışacağız. "17 Eylül 1924 tarihinde, Atatürk Rize'ye teşrif buyurdukları zaman Hükümet konağının önünde olan iskelede halılar serilmişti. Atatürk bu halılar üzerine basarak hükümet binasına çıktı. Üst katta olan jandarma dairesine girdi. Sonra merdivenin başında bulunan Umum-i Tasarrufiyye Dairesine yani Tapu Müdürlüğüne girdi. Tapu Müdürü Trabzonlu Abdülkerim Bey ile konuştu. "Rus işgalinde defterleriniz nerede idi" diye sordu. Müdür Abdülkerim Bey: "Mahzende idiler; kuyudatın suretleri Kuyud-i Umumiye müdüriyetinde mevcuttur" dedi. Atatürk 325 tarihli bir dağıtım defterini açtı, tetkik etti. Tapu Başkâtibi Arayıcıoğlu İbrahim Efendi ile konuştu, memnun oldu. Tapu dairesinden dışarı çıktı. Ata'nın arkasında Rize Valisi Mehmet Hurşit Bey vardı. Hükümet konağının tahta olan merdivenlerinden aşağı inerken beyaz sarıklı Rize Müftüsü Atatürk'e bir kâğıt verdi. Bu kâğıdı ayakta durup okudu. Medreselerin açılması hakkında idi. Bu kâğıdı Rize avukatlarından Hafız Hulusi ile Şer'iye Mahkemesi Başkâtibi Osman Efendi kaleme almışlardı. Ata, okuduktan sonra mezkûr kâğıdı Rize Valisi Kara Hurşit Bey'e uzattı. "Bu hocalara ve talebelere öğretin, yeni mektepler yaptırsınlar, medresedeki mektep işine son" dedi. Eski hükümet binasının bitişiği Şevket'in kahvesi idi. Şevket "Yaşasın gözümün bebeği" diyerek bağırdı. Millet alkışladı. Sağa sola selam vermek suretiyle Belediye binasına gitti. Belediyeden çıkarak Müftü Mahallesinde Mataracı Mehmet Bey'in evinde misafir oldu. Mehmet Mataracı, Rize Kuvva-i Milliye Reisi idi. Bir gece orada kaldıktan sonra yine harp gemisi ile Rize'den ayrıldılar. Ben o tarihte Rize Rüştiye mektebinden mezun olmuştum ve 17 yaşında idim... Askerlikten sonra polis okuluna kaydoldum. Okuldan Diplomayı aldıktan sonra 1936, 1937, 1938, 10 Kasım gününe kadar Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün emrinde hizmet ettim. Ölüm günü sarayda tabutunun başında vazifeli olarak nöbet tuttum. Bendeniz Rize'nin İslampaşa Mahallesinden Tapu Müdürü Mustafa Efendinin oğlu ve Lise müdürü Yakup Özkan'ın amcasıyım efendim." Mehmet Özkan'ın bir mektup şeklinde sunduğu yukarıdaki bilgilere, iki hususu daha ilave etmekle bu seyahatin bütün safahatını tamamlamış
111
212 |