I.BÖLÜM
İLK ÇAĞ VE ORTAÇAĞ
A-PONTUS KRALLIĞINA KADAR(M.Ö.180)
1-RİZE’NİN TARİHİ VE COĞRAFİ DURUMU
Rize’nin de içinde bulunduğu Doğu Karadeniz Bölgesi, her hangi bir medeniyete merkeze rehberlik yapmadığı gibi, İlkçağda doğup büyüyen medeniyetlerin ve bu çağda kurulan devletlerin de etki alanı dışında kalmıştır.
Doğu Karadeniz bölgesinin bir başka özelliği ise güneyden zor geçit veren dağlarla çevrilmiş olması ve batıdan doğuya ve doğudan batıya geçişi engelleyen ve zorlaştıran derin vadiler ve her mevsim bol sulu akan ırmaklarla kesilmiş olmasıdır. Bu coğrafi yapısıyla bölgemiz, nüfus hareketlerine, göçlere ve savaşlara oldukça kapalı kalmıştı. Yağışlı iklimi ve tarıma elverişli olmayan arazi yapısı nedeniyle de insanları fazla cezp etmemişti. Bu nedenlerden ötürüdür ki tarihi kaynaklar, Doğu Karadeniz Bölgesinden ve bu bölgenin özelliklerinden pek az bahsetmişlerdi.
M.Ö. 2000 yılında Anadolu’ya gelip yerleşen ve burada güçlü bir devlet kuran Hititler (M.Ö. 1850-1180) Doğu Karadeniz’e hakim olmamış, ancak bu bölge halkı, öz yönetimlerini koruyarak az bir süre Hititlere itaat etmişlerdi.
Hititler, Kuzeydoğu Anadolu’yu, özellikle Karasu vadisini AZZİ diye adlandırmışlardı. Hitit kaynaklarında bu bölge için “Azzi Hayası Memleketleri” tabiri kullanılmaktaydı. Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi adlı eserinde N. Adoniz’den naklen “M.Ö. 15. Yüzyılda Yukarı Fırat bölgesinde üç memleket bulunduğunu ve bu memleketlerden Azzi’nin Rize ve Gümüşhane bölgesini, Hayasa’nın Erzurum, Bayburt ve Erzincan bölgesini, İşuva’nın ise Tunceli ve Elazığ sahasını kapsadığını sanıyoruz” dedikten sonra II. Murşil zamanında (1346-1320) Hititlerin, Azzi ülkesini itaat altına aldığını ve buranın kralı Annia’yı hayatının sonuna değin Hititlerin başkenti Hattuşaş’a tabi kılarak , Hayasa ve Azzi Vasal memleketlerini Kapadokya’ya gelebilecek tecavüzlere karşı birer koruyucu
1
1 |