ÖNSÖZ
Benim Rize tarihi ile ilgilenmem, 1987 yılında Sayın Fahrettin KIRZIOĞLU’nun Rize’de verdiği bir konferansla başlar. Bu tarihten sonra Rize tarihi ile ilgili temel kaynaklara ulaşmaya, belgeleri incelemeye koyuldum. 1995 yılına geldiğimde daha önce bilmediğim çok şey öğrenmiştim. Öğrendiklerimi Rize halkıyla paylaşmak isteği, beni Rize tarihini yazmaya sevketti. Mesleğim Felsefe Öğretmenliği idi. Tarihçi olmadığım için, bir tarihçiden daha fazla çalışmam gerektiğini biliyordum.
Öğrendiklerimi paylaşma arzusu giderek arttı. Büyük bir yükün altına girerek belge toplamayı hızlandırdım, ana kaynaklara ulaşmaya çalıştım. Kitabın ilk sayfalarını kaleme almaya başladığımda kendime bir hedef koydum. Ömrüm yeterse eseri 2000 yılında tamamlamak ve bin yılın son senesini de kitabın içine almak istiyordum.
Kitapta yorumlar yapmaktan oldukça kaçındım ve başkalarının yorumlarını da ihtiyatla verdim. İl tarihi yazmanın en büyük zorluğu, halkın beklentilerine uygun olarak kimlik problemini çözümlemektir. Halkın beklentisi, menşeini öğrenmek konusunda yoğunlaşıyor. Türk soyundan olduğunun ispatını istiyor. Aksi yorumlar onu üzüyor. Bu duyguyu taşımak bile kimlik problemi konusunda önemli bir çözüm getirse de daha fazlasını istiyor, ailelerin kendi kökenleri konusunda ileri sürdüğü tezler müspet olsa da bunların tarihi delillerle desteklenmesini arzu ediyor. Bu eser, menşe ve kimlik problemini esas almamıştır. Bu nedenle sunulan belge ve bilgilerin dışında yorum yapmaktan mümkün olduğunca kaçınılmıştır.
Rize tarihi üzerindeki bu çalışmayı tamamlamanın mutluluğunu yaşarken, bazıları dolaylı da olsa mevcut kaynakların tamamına ulaştığına inanıyorum. Belge toplamaya koyulduğumda, pek çok kişiden ve kuruluştan yardım gördüm. Elindeki belge ve bilgileri bana cömertçe veren kişi ve kuruluşlara ve bu eserin basımı üstlenen değerli hemşerimiz Sayın Tahsin USTA’ya en içten teşekkürlerimi ve minnettarlığımı sunuyorum. 27.07.2000
Orhan Naci AK
I
|