1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  Kıyasta isabetli bir çıkarım yapabilmek için müşterek illetin doğru olarak tespit edilmesinin önemi büyüktür. Peygamberimiz yedi şeyde: buğday, arpa, hurma, tuz, kuru üzüm, altın ve gümüşte cinsi cinsine değişimi yasaklamıştır. Yalnız misli misline ve peşin olursa buna izin vermiştir. İmam Şafiî’ye göre altında ve gümüşte illet, onların maruf bir şekilde değişim aracı olmaları, diğerlerinde ise onların yiyecek cinsinden olmalarıdır. Hanefilere göre hadiste isimleri geçen nesnelerin müşterek illeti, bunların ölçülebilir ve tartılabilir bir özellik taşımalarıdır. İllet üzerinde ihtilaf olunca bu illete dayalı olarak yapılacak çıkarımlar ve verilecek hükümlerde de ihtilaflar olacaktır. Örneğin İmam Şafiî’ye göre hurma karşılığı veresiye demir almak mümkün olduğu halde, Ebu Hanife’ye göre, hurma karşılığı veresiye demir almak kıyasa aykırıdır. Çünkü hurma ile demir müşterek illete, yani ölçülebilir özelliğe tabidirler; birisi için verilen hüküm diğeri içinde geçerlidir. Bunların veresiye değişiminin yapılmasında riba şüphesi bulunmaktadır.

  

  Burada önemli olan şey, bu meselenin riba ile ilgili bir mesele olması ve dinle ilgili bir yasağa konu olmasıdır. Eğer kıyasta isabet edilirse yapılacak alışverişle elde edilecek kazancın haram veya Hanefi fıkhına göre tahrimen mekruh olması söz konusudur.Kıyasta isabet edilemezse alışveriş kazancı helal olur. Netice de bu salt hukuki bir mesele değildir. Burada sorgulanması gereken mesele şudur: Varılan sonuç neticede beşeri bir muhakemenin eseridir. İmam Şafiî’nin helal dediği değişime, Hanefi mezhebi mekruh veya batıl demektedir. Bunların hangisi dinin hükmü olarak alınacaktır? Bunlar müçtehitlerin görüşüdür demenin dinde bir anlamı var mıdır? Ayrıca riba konusunda görüş

  

  77

  

 


77
Önceki                  Sonraki