1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  rivayet zincirinin kesintisiz olmasına ve ravilerin sıka olup olmadığına bakılmıştır. Rivayet edilen hadislerin Kur’an-ı Kerim ve İslamın genel prensipleriyle uyuşup uyuşmadığına pek dikkat edilmemiştir. Birbiriyle çelişik, Allah’ın kitabına muhalif ve aklı delilerin reddettiği hadislere dikkat çekilmiş ise de bunların reddedilmesi yerine te’vil edilmesi cihetine gidilmiştir. Hadisleri rivayet edenlerin fıkıhta bilgin olmaları rivayetin güvenilir olduğunu gösterse bile, bu rivayetlerde kendi dünya görüşlerini yansıtmış olabileceği fazlaca hesaba katılmamıştır. Diğer yanda biz, muhaddislerin eserlerinde, fıkhın konularını hadislerle temellendirmek gibi bir gayret görmekteyiz. Bu nedenle ve ayrıca mezhep taassubunun etkisi altında, bazı rivayetleri görmemezlikten gelmiş olmalarını, bazılarını da öne çıkardıklarını düşünüyoruz. Bir muhaddisin eserine aldığı bir hadisi, diğerinin eserine almaması başka nasıl izah edilebilir?

   Gelecekten haber veren hadislerin güvenirliği üze-rinde de İslamın genel prensipleri açısından durmakta fayda görülmektedir. Ahiret alametleri, çıkacak fitneler, fethedile-cek ülkeler, deccal ve mehdi konularındaki rivayetlerin gaybı haber veren nitelikte olduğu dikkate alındığında, bunları Peygamberimizin söylemiş olmasını ihtiyatla karşılamak gerekir. Çünkü bu haberler, gaybı ancak Allah bilir hükmü-ne, dinin imanla ilgili bu anlayışına ters düşmektedir. Ayrıca İmam Malik’in eserine almadığı bu tür rivayetlerin, giderek çoğalması ve İmam Malik’ten yüz yıl sonra yaşayan muhad-dislerin eserlerinde çokça yer almaları da düşündürücüdür.

  Neticede hadis diye günümüze kadar ulaşan rivayetlerin, bir çok açıdan yeniden incelenmesi gerekmektedir.

  160

  

 


160
Önceki                  Sonraki