1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  ilmihal kitapları, erkeklerin başı açık namaz kılmalarını mekruh addetmektedir.(12) Oysa en eski dini eserlerde, örneğin Gazali’nin İhya’sında, başı açık namaz kılmanın mekruh olduğuna dair bir hükme rastlamıyoruz. Yine yenmesi mekruh bazı yemeklerin Arap geleneklerine göre belirlenmesi, Kur’an-ı Kerim hükümlerine aykırı olmasına rağmen evlenmede denklik aranması, Arap olanın olmayana üstün tutulması gibi görüş ve yasaklamaların zamanın ve çevrenin etkisiyle fıkıh kitaplarına girdiğini görüyor ve bu gibi bazı yasakların dinle ilgili olmadığını biliyoruz.

  Diğer yanda bütün mekruhların fıkıh kitaplarında yazılanlardan ibaret olduğunu söylemek de doğru bir duruş değildir. Nitekim fıkıh kitaplarında yer almayan fakat bu gün itibariyle uygun görülmeyen, çirkin görülen ve kınanan pek çok davranıştan bahsetmek ve bunları mekruh addetmek de mümkündür.

  Örneğin abdest alırken sağı solu ıslatmak, helayı usulüne uygun kullanmamak, şarkılı, türkülü ve gürültülü yerlerde namaz kılmak, halkın müştereken yararlandığı alanları kirletmek, buralara çer çöp atmak gibi.

   Tahrimen mekruh dediğimiz yasaklara gelince, bunları yukarıdaki açıklamalarımız dışında tutmamız gerektiği ortadadır. Çünkü tahrimen mekruhlar, tıpkı vacip fiillerde olduğu gibi sübutu veya delaleti kat’i olmayan nasslara dayanmak suretiyle daha çok dinî karakterli hükümler arasında yer alırlar.

  Sonuç itibariyle mekruhları - tahrimen mekruh olanı bir ölçüde dışarıda tutmak şartıyla - tamamıyla dinî karakterli hükümler olarak kabul etmek doğru değildir.

  

  12 Ömer Nasuhi Bilmen: Büyük İslam İlmihali 34

 


34
Önceki                  Sonraki