1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  B-KUR’AN-I KERİMDE ULU’L EMRE BİR YETKİ TANINMIŞTIR. BU YETKİ DİNDEN OLMAYAN BİR ALANLA İLGİLİDİR.

  Nisa Süresinin 59. ayetinde şöyle denmektedir. “ Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin.” Kur’an-ı Kerimde ulu’l emr tabiri geçmekte ve bununla da devlet başkanı veya onun yetki verdiği tüm yöneticiler kast edilmektedir. Ayet-i Kerime, devlet veya devlet başkanının emirler verebileceğine bu emirlere itaatin gerekli olduğuna işaret edilmektedir. Ulu’l emrin vereceği emirlerin mahiyeti ve konusu ne olmalıdır? Ulu’l emrin vereceği emirler her halde dinî mahiyetli olan, haram ve helal tesis etmek, ibadetleri yeniden biçimlendirmek veya yeni ibadetler ihdas etmek şeklinde olmayacaktır. Bunlar Allah’ın ve Peygamberinin yetkisinde olan hususlardır. Devlet veya devlet başkanın yetki alanına dahil konular şüphesiz ki dinden olmayan bir alanla ilgili olabilir. Devletin vereceği emirlerin ve koyacağı kuralların dini karakterli ve kutsal olmaması gerekir. Hz Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin de ümmetin halifesi olarak dünya işleri veya beşeri münasebetler sahasında yaptığı düzenleme ve tasarrufların da bu karakterde olduğu kabul edilmelidir. İlk halifelerin, Peygamberimizin sünnetine muhalif tasarruflarına vereceğimiz örnekler, bu konudaki tereddütleri giderecek niteliktedir.

  a)Bunlardan biri boşamanın şekliyle ilgilidir. Resulüllah zamanında bir kimse karısı için: Seni üç boşama ile boşuyorum derse bu bir boşama sayılır ve koca yeniden karısına dönebilirdi. Yani üç talakın birlikte söylenmesi kesin

  118

  

 


118
Önceki                  Sonraki