1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  

  yoluyla düzeltilir diye düşünülmektedir. İttifakla kabul edilen görüşe göre içtihadî hükümlerin ikinci özelliği değişmedir; fakat biz, Peygamberimizin(as) içtihatları konusunda değişme sözünü kullanmaktan kaçınıyoruz. Bu konuda ‘Olayların niteliği değişirse hükümlerin niteliği de değişir’ demekle yetiniyoruz. Çünkü olayın niteliğinde bir değişme varsa o artık başka bir olaydır.

  Usulcüler her ne kadar Peygamberimiz(as)dan sonra, hükümler istikrar kazanmıştır diyorsa da, sahabeler devrinden başlayarak, reşit halifeler ve müçtehitlerin Peygam-berimiz(as)ın uygulamalarına ters düşen bazı içtihatları, usulcüleri doğrular nitelikte değildir. Reşit halifeler ve mezhep kurucusu imamlar, eğer Peygamberimizin uygulamalarına ters düşen bir şey yapmışlarsa, bu onların Peygamberimize isnat edilen hükmün içtihadî bir hüküm olduğuna ve bunun dinden olmadığına inandıkları için olmalıdır. Çünkü, her hangi bir beşerin dinden olan bir kuralı değiştirmek gibi bir yetkisi asla olamaz. Bunu düşünmek bile mümkün değildir.

  Ayrıca Peygamberimiz(as)in bir ara hadislerin yazılmasını yasaklaması ve Hulefa-i Raşidin ve bazı sahabî büyüklerinin hadis rivayetini sınırlandırma cihetine gitmeleri, onun Kur’an dışındaki bazı sözlerinin dinden olmadığını göstermez mi? Hadis rivayetlerinde gösterilen titizlik, yalan hadis rivayetlerini önlemek kadar, dinden olanla olmayanı birbirine karıştırmak endişesinden de kaynaklanmış olmalıdır.

  Diğer yanda usul-u fıkıh alimleri, kıyasla, istihsanla, sedd-i zerai, ve maslahata dayanarak içtihatta bulunmanın meşru olduğunu kanıtlamak için, Peygamberimizin ve büyük

  

  48

  

 


48
Önceki                  Sonraki