1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  dinden olamayacağını göstermeye çalıştık. Diğer yanda ‘sizden olan emir sahiplerine itaat edin’ emrinin de devlete bazı alanlarda kural koyma yetkisi verdiğine iddia ettik.

  Bu arada nassların açıkça emrettiklerinin dışında kalan geniş bir sahada, nasslara uygun davranma metotlarını dışlamadan, nasslara ve dinin genel prensiplerine aykırı olmama esasından hareketle yapılacak hukuki düzenlemelerin dine ters düşen bir tarafının olmadığını belirttik. Devletin Kitap ve Mütevatir Sünnete aykırı olmama esasına dayanarak yapacağı hukuki düzenlemeleri, ilk halifelerin yaptığı gibi isterse kendi içtihadı ile gerçekleştirsin, isterse bir meclise danışsın, isterse bu yetkiyi bir uzmanlar heyetine veya bir parlamentoya bıraksın netice aynıdır.

  Modern anlayışına göre devlet, yasama, yürütme ve yargı görevleri olan bir organizasyondur. Bu üç görevin üç ayrı organ tarafından kullanılması ve bunların yekdiğerlerinin yetki alanlarına karışmamaları ergler ayırımının bir gereğidir. Hükümetler, sadece yürütme görevi olan bir organ olarak kabul edilmektedir.

  İslam hukukçularının, içtihat etmeyi ve bu yolla bazı kurallar koymayı devlet otoritesinden bağımsız hareket eden müçtehitlere bırakmaları, günümüz anlayışına da uygun düşmektedir. Bunların, yasama görevini yürütme görevinden ayırarak modern devlet anlayışına uygun bir tutum benimsemiş oldukları görülmektedir. Usul alimleri, içtihatta bulunacak kimselerin işin ehli olması kadar, düşüncede bağımsız olmasına da çok dikkat ederlerdi. Bu nedenle ilk halifelere tanıdıkları içtihat etme hakkını daha çok siyasi

  

  150

  

 


150
Önceki                  Sonraki