1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  taksitlere bağlama veya peşin ödeme, diyeti suçlunun kendisi mi yoksa akilesinin (yani ailesinin) mi ödeyeceğine hükmetme, bu işler için bir sigorata oluşturma gibi hususlar ise dine aykırı olmama esası üzerinden varılacak hukuki düzenlemeler olabilir. Neticede biz fıkıh alanını dinden olan, dine uygun olan ve dine aykırı olmayan hükümler şeklinde üç başlık altında toplayabileceğimizi düşünüyoruz.

  İnsanın hürlüğü, ferdi sorumluluk, kanun karşısında eşitlik, cezanın suç nispetinde olması, ticari ilişkilerin aldatmadan salim olması, mülkiyet hakkı, dinin, canın, aklın, neslin ve malın muhafazası, kamu yararı gibi maslahatlar, ayet ve hadislerin bütünden çıkarabileceğimiz temel ilkelerdir. Buradaki mesele, hakkında nass bulunmayan konularda içtihatların yukarıdaki ilke ve maslahatlara uydurulması değil, onlara aykırı düşmemesidir.

  

  Fıkıh alimlerinin hakkında hiçbir nass olmayan konularda re’ye dayalı olarak verdikleri hükümlerin ısrarla dine uygun olduklarını söylemelerinin arkasında, hukukun geçerliliğini sağlayan bir otoritenin varlığına olan ihtiyaçtır da denebilir. Fıkıh alimleri, din adına konuştuklarını söyleyerek, içtihatla verdikleri hükümlerin arkasına, dinin kutsallığını ve Peygamberimizin manevi otoritesini koymaya çalışırlar. Dine aykırı olmama esasına göre yapılacak kanuni düzenlemelerin ise bu tarzda bir manevi otoriteden yoksun olacağı tabiidir. Böyle bir manevi otoriteden yoksun yasaların geçerliliğinin nasıl temin edileceği sorunu, belki de bu yöntemin en zayıf noktasını teşkil eder.

  

  143

  

 


143
Önceki                  Sonraki