1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103  104  105  106  107  108  109  110  111  112  113  114  115  116  117  118  119  120  121  122  123  124  125  126  127  128  129  130  131  132  133  134  135  136  137  138  139  140  141  142  143  144  145  146  147  148  149  150  151  152  153  154  155  156  157  158  159  160  161  162  163  164  165  166  167 



  

  Peygamberimiz muta nikahını Huneyn savaşı sırasında tamamen yasaklamıştır. Bu ihtilaflı meselenin de icma’ile çözüldüğünü görüyoruz. Hz Ömer, devlet başkanlığı yetkisini kullanarak muta nikahı ile evlenmeyi yasaklamış, sahabe ve tabiun alimleri de ona destek vermişlerdir. Böylece bu çirkin iş, ehli sünnet mezheplerinin gündeminden düşmüştür.

  3-Efendisinden çocuk sahibi olan cariyeye”ümm-i veled” denir. Ümm-i veledin satılması icma’ ile yasak-lanmıştır. Bu nasıl olmuştur? Bu olay hakkında anlatılanlar bizlere icma’nın oluşumu hakkında ilginç fikirler vermektedir:

   Resulüllah’ın sünnetinde, umm-i veledin satılmasının yasaklandığına dair her hangi bir hüküm bulunmuyordu. Hz Ömer, ümm-i veledin satışını kendi içtihadi ile uygun bulmuyor ve yasaklıyor. Müçtehit sahabelerden Cabir Hazretleri ise “Biz ümm-i veletleri Resullülah zamanında satıyorduk” demek suretiyle Hz. Ömer’in bu yasağına karşı çıkıyor. Fakat Hz. Ömer’in yasaklaması yürürlükte kalıyor. Tabiun alimleri de Hz. Ömer’in içtihadı istikametinde fetva vermeye devam ediyorlar. Bu alimler arasında bir ittifak oluşuyor. İşte bu ittifak bir icma’ sayılıyor ve bir hukuk kaidesi olarak hüküm verecek olan kadıları bağlıyor.

  Neticede bu iki örnek, icma’nın oluşmasında siyasi otoritenin yetkisi ve gücünü öne çıkarmaktadır ki, bu durum, bazı hukuk kaidelerinin siyasi otorite tarafından düzenle-nebileceğine bir ruhsat olabilir.

  

  Yukarıdaki örneklerin doğrudan ibadetle ilgili olmadığı, beşeri münasebetleri düzenleyen, hukukî konularla ilgili olduğu görülmektedir. Bunların dinden hükümler

  

  66

  

 


66
Önceki                  Sonraki