88
olarak yaradılış özelliklerini bilir demektir. Boyu, rengi ve cinsiyetini bilmesi gibi. İnsanın kendi kaderinden bileme-dikleri şeylere gelince, bilmedikleri şeyler onun geleceğidir. Gelecekte başına nelerin geleceğini, ne tür tecrübeler geçireceğini, çevresindeki değişmelerin onu ne şekilde etkileyeceğini, nerede ve ne zaman öleceğini vs
İnsan sahip olduğu yeteneklerin sınırlı olduğunu da bilir ve ayrıca bilir ki doğuştan sahip olduğu bazı yetenek ve özellikleri değiştiremez, buna gücü yetmez. İnsan ana ve babasını seçmeye de malik değildir. Bunlar insan hürriyetinin ve davranışlarının sınırıdır.
İnsan bir şahıs ve bir kul olarak bir iyiliği veya kötülüğü yapmak veya yapmamak, bir yemeği yemek veya yememek, bir seyahate çıkmak veya çıkmamak gücüne sahiptir. Bu güce sahip olmak da insanın kaderidir. Yani Allah tarafından böylece belirlenmiş ve yaratılmıştır.
Allah’ın sorumluluk gerektiren fiillerimizi bilmesine gelince: Allah isterse bunları vukuundan önce bilir, isterse vukuu anında ve isterse vukuundan sonra. Allah bu konuda mecbur değildir. Allah sorumluluk gerektiren davranışlarımızı kaydetmek için melekler görevlendirilmiş olması davra-nışlarımızı vukuundan önce bilmeyi murat etmediğinden olmalıdır. Çünkü Allah, hür bir insan, gerektiğinde karşı koyan, isyan eden bir halife yaratmak istemiştir. Allah isteseydi, hepimiz bir ümmet olur, günah işlemez işleyemez gurubundan olabilirdik. Ama Allah, insan ve cinler için öyle olmamızı istemedi. Allah, cinleri ve insanları, irade hürriyeti olan varlıklar olarak yaratmıştır.
Kader hakkında söylediklerimiz, hem Kur’an ayetlerinden hem de görünüşler dünyasından çıkardığımız sonuçlardır. Kur’andan delillerimizden biri de her rekâtta okuduğumuz Elham-ı Şerif’te geçen “İhdi n’s-sırat-el mustakim” Bizi doğru yola ilet. ayet-i kerimesidir. Eğer
88 |