86
Levh-i Mahfuz’la ilişkilendirildiğinde şöyle tarif edilebilir: Bütün nesne ve olayların Allah tarafından önceden belirlenip Levh-i Mahfuz’da yazılmış olması ve yazıldığı biçimde yaratılmış ve yaratılmakta olmaları.
Bizim bu tariften çıkardığımız sonuca göre Allah, yaratacağı nesneleri ve olayları planlamış, özelliklerini belirlemiş ve her nesne ve olay hakkında belirlediği nitelikleri yazmıştır. Allah belirlediği özelliklere göre de nesneleri yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir. Olaylara gelince onlar da zamanı gelince yaratılmaktadır. Canlı veya cansız her ‘şey’in; arının, örümceğin ve insanın tür olarak ayrı ayrı kaderleri vardır. Arının kaderi onun yaratılış özellikleri, fıtratı yani tabiatıdır. Arının bal yapma, örümceğin ağını örme yeteneği de onların bir başka kaderi. İnsana gelince onun da arı ve örümcek gibi bir türsel kaderi mevcuttur. İnsan türünün diğer canlılardan farklı olarak aklını ve irade kudretini kullanma yeteneğinin olması, öğrenme yeteneği, onun türsel kaderidir. Hiçbir türün türsel kaderi değişmez. İnsanın da türsel kaderi değişmez, yani insanın insan olarak taşıdığı özellikler aynı kalır. Hicri birinci yüzyıl alimlerinden olan Hasan-ı Basri’den rivayet edilen bir söz de bir bakıma bu anlayışı dile getirmektedir: “Her şey yaradılışına uygun olarak hareket eder.”
İnsan gibi diğer varlıkların da kaderleri değişmez. Allah değişmesini isterse o başka. Yani kaderi belirleyen Allah’tır ve onun izni olmadan kaderde bir değişiklik olmaz. Bütün bunlar apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz) da yazılmıştır. İnsanın bir de bireysel kaderi vardır. Kişi olarak taşıdığı fizyolojik ve kişilik özellikleri, onun bireysel kaderini teşkil eder. Kişinin uzun, kısa, zeki, esmer vs olması gibi. İnsan bu özelliklerini de bilir ve bunlar da değişmez özelliklerdir. Allah’ın dilemesi başka.
86 |