31
Ehl-i sünnet, Mu’tezilenin adl prensibini görmemez-likten geliyor, “Kul fiilinin halikidir.” sözünü reddediyor, insanı eylemlerinde sorumlu tutabilmek için akla ve nakle dayanan başka deliller ileri sürüyor.
Aslında Ehl-i sünnet ile Mu’tezile arasında en keskin görüş ayrılığı, insana ait iyi ve kötü fiillerin ezelde belirlenip belirlenmediği meselesinde yoğunlaşır. Ehl-i sünnete göre Allah ezeli bilgisiyle insanların fillerini biliyordu ve bunları bildiği şekliyle onları Levh-i Mahfuzda yazmıştır. Bu yazılanlar insanın değişmez kaderini oluşturur. Oysa Mu’tezile, yukarıda belirttiğimiz gibi insanların fiillerinin ezelde belirlenmemiş olduğunu söylüyor.
Mu’tezile mezhebinin “Kul fiilinin halikıdır.” demesi, itikatta Ehl-i sünnet mezhebinin de bu iddiaya karşı çıkarak “İnsan fiillerinin yaratıcısı gerçekte Allah’tır” görüşünü ileri sürmesi ve bu konuda Kur’an’dan getirdiği deliller:
Mu’tezile “Kul fiilinin halikidir.” sözüyle yakışık olmayan bir söz söylemesine rağmen, Ehl-i sünnetin bu sözün yanlışlığını göstermek için Kur’andan gösterdiği ayetlere getirdiği yorumlar hiç de inandırıcı değildir.
Şimdi de bu delillere bir göz atalım:
“Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir. (Allahu halikun küllü şey’in) (Zümer 39/62)
وَكِيلٌ شَئٍ كُلِّ عَلَى هُوَ وَ شَئٍ كُلِّ خَالِقٌ الله
Zümer süresinde yer alan bu ayetin insanlarla ilgili, sorumluluk gerektiren fiilleri kapsadığını söylemek zorlama bir yorum olur. Çünkü bu ayetin geçtiği Zümer süresinde insanların yaptıklarından dolayı sorumlu tutulacakları, mükâfat kazanacakları veya ceza görecekleri belirtiliyor. Allah, hem sizi sorumlu tutuyorum diyecek hem de yaptıklarınızı ben yaratıyorum diyecek. Bu, Allah’ın adil
31 |