1  2  3  4  5  6  7  8  9  10  11  12  13  14  15  16  17  18  19  20  21  22  23  24  25  26  27  28  29  30  31  32  33  34  35  36  37  38  39  40  41  42  43  44  45  46  47  48  49  50  51  52  53  54  55  56  57  58  59  60  61  62  63  64  65  66  67  68  69  70  71  72  73  74  75  76  77  78  79  80  81  82  83  84  85  86  87  88  89  90  91  92  93  94  95  96  97  98  99  100  101  102  103 



  36

  

      Bu konu ile ilgili ilk ifadelerde ne ezeli kavramı var ne de Levh-i Mahfuz tabiri geçiyor. Bu kavramların daha sonra meseleye dahil edildikleri anlaşılıyor.

      Ebu Hanife’ye ait olduğu söylenen ve Ebu Hanife’den çok sonra onun görüşlerini özetleyenler tarafından yazıldığı iddia edilen Fıkh-ı Ekber adlı risalede şöyle deniyor: “ O, ilmiyle daima bilir, ilim onun ezelde sıfatıdır.” Risaleye göre İrade sıfatı da ezelidir. Yine Levh-i Mahfuz kavramı Fıkh-ı Ekber adlı risalede şu şekilde yer almaktadır: “Onun(yani insanların) Levh-i Mahfuz’daki yazısı hüküm olarak değil, vasıf olarak yazılmıştır.”

      İnsanların Levh-i Mahfuzdaki yazısı hüküm olarak değil vasıf olarak yazılmıştır ifadesinden neyi anlamalıyız? Bu konu ile ilgili karşılaştığım açıklamaların hiçbiri tatmin edici değildi. “Vasıf olarak yazılmıştır” ifadesi kadar bu ifadenin açıklamaları da muğlak ve kapalı görülmektedir.

  Bu ifadeyi yorumlayanlar biri vasıf halinde yazılmayı aşağıdaki örnekle açıklıyor: Cehennemlik olan (X) adlı birinin Levh-i mahfuzdaki yazısı şöyle olur: “(X) adlı kişi, dünyada kendi iradesiyle kötü yolu tercih edip kötü ameller işleyecek ve bunun sonunda da cehenneme girecektir.” Yani küfür, iman vs. gibi kulun fiillerinin her biri Levh-i Mahfuzda bu şekilde yazılmıştır.

  Bu şekilde bir açıklama tekrardan ibarettir. Hasan El- Basri’nin cebriyyecilere verdiği cevabın tekrarı.

  Şüphesiz ki Allah, hangi fiillerin iyi ve hangi fiillerin kötü fiiller olduğunu belirlemiş, toplu yaşayışın esaslarını ve ahlakın kanunlarını Levh-i Mahfuzda yazmıştır. Cansızlar dünyasının kanunlarını yazdığı gibi.

  Aslında mesele Cebriyyenin veya Kaderiyyenin veya Maturidi’nin veya Ehl-i sünnetin insanı sorumlu kılan irade özgürlüğünü nasıl temellendirdiği değil, Kur’anın bu konuda ne söylediğidir. Eğer Kur’anın söylediklerinde sorumluluğu

  

 


36
Önceki                  Sonraki