74
Burada “nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet” sözünden, insanların ölmesi, karşılaştığımız kıtlık, sel fela-keti, deprem v.s. gibi insanın elinde olmayan olaylar anlaşılmalıdır. Allah bu olayların kanunlarını Levh-i Mah-fuz’da yazmıştır.
Bu konudaki ayetlerden biri de şudur:
“De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O bizim yardımcımızdır. Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe 9/51)
Bu ayetin iniş sebebine baktığımızda anlamı daha iyi anlaşılıyor. Şöyle ki: Suriye üzerine yapılan sefere katılmayan münafıklar, sefere katılan müminleri ölümle korkutup caydırmaya çalışıyorlar, Müslümanlar arasında fitne çıkar-maya çalışıyorlardı. Allah da müminlerin maneviyatını sağlam tutmak için Peygamberi vasıtasıyla onları uyarıyor, “Allah’a güvensinler” diyordu.
Bu tür ayetlerin bir manası da şudur: Bunlar, Allah’ın hükümranlığına ve kudretine işaret etmektedir.
Yukarıda kader bölümünde söylediğimiz gibi her nesnenin ve her olayın belirlenmiş bir kaderi vardır. Yani er nesne Allah’ın önceden belirlediği plana göre yaratılmış ve hepsinin kendine özgü kanunları vardır. Kader dediğimiz şey değişmez yani her olay önceden belirlenmiş olan kanunlara göre cereyan eder.
İnsanın imtihan edilmesi ve toplumsal olaylar:
İnsanın irade hürriyetine sahip olduğuna dair bir delil de şudur: insan imtihana tabi tutulmak için yaratılmıştır. İmtihan edilmek için gerekli ortamı sosyal çevre sağlar. Burada iyi ve kötü vardır. İşte içinde gelenek ve göreneklerin de yer aldığı bu sosyal yapı bir başka kaderi oluşturur. Sadece insanlara mahsus bir kaderi. Bir çok toplumsal olay, Allah’ın belirlediği toplumsal bir özelliğe göre cereyan eder. Bir çok
74 |