37
veya irade hürriyetini yok sayan bir husus varsa-olmaması gerek- bu beyanın ne şekilde yorumlanacağı önem kazanır. İnsanlar içinde bulundukları şartlar veya dünya görüşleri gereği mezhepler oluşturmuş ve Kur’an ayetlerini birbirinden farklı anlamış ve yorumlamış olabilirler. Ama bu yorumlar yorumlayana ait olur, Kur’ana değil.
Gelelim asıl meseleye.
Sorumluluk gerektiren fiiller Allah tarafından takdir edilmiş midir, yoksa bunlar kulun takdirinde midir? Allah, insana ait olup sorumluluk gerektiren fiilleri Levh-i Mahfuzda yazmış mıdır?
“Yazmış mıdır, yazmamış mıdır?” sorusunun cevabı eğer kesin bir delil, muhkem bir ayet yoksa bu konudaki tartışmalar, ve farklı yorumlamalar devam edecektir. Benim inancıma göre tartışma konusu olan ayetler, insanın eylemlerinden sorumlu olduğu ve neticede davranışlarında seçme ve seçtiğini gerçekleştirme hürriyetine sahip olduğu yönünde yorumlanması gerekir. Çünkü Allah, insanı davranışlarından dolayı sorumlu tutmaktadır.
Kelâm alimleri, irade hürriyetini temellendirme konusunda öyle yorumlar yapmışlar ki bu yorumlar içinden çıkamadıkları başka meseleleri doğurmuş ve sonra da bu meseleleri ciltler dolusu tartışmışlardır. Biri çıkmış kul fiilinin halikidir yani yaratıcısıdır iddiasında bulunmuş ve neticede “yazan adam” ve “oturan adam” yazmasını ve oturmasını kendisi yaratır demiştir. Diğeri de kul yaratıcı olamaz, her şeyin yaratıcısı Allah’tır yegane yaratıcı O’dur, kulun fiillerini de O yaratır; yazan ve oturan adamın yazması da oturmasını Allah tarafından yaratılmıştır demiş ve her iki iddianın mensupları tezlerini kıyasıya savunmuşlardır. Bir hocamızın dediği gibi adeta particilik yapmışlardır.
“Sorumluluk gerektiren fiilleri Allah yaratır, kul yaratır.” demenin meselenin çözümüne bir katkısı yoktur.
37 |