30
Bir de şu var: Onlar yaratma (halk) fiilini yoktan var etme olarak almıyor, alet kullanarak bir şey meydana getirmeyi anlıyorlar. Ama karşı görüşte olanlar Mu’tezileyi bu konuda mazur görmüyorlar ve diyorlar ki sizler Allah’ın yanına başka bir yaratıcı daha koyuyorsunuz.
Maturidî’nin Mu’tezileye saldırma sebebi pek çoktur. Biz konumuz itibariyle sadece ihtiyari fiiller konusundaki görüş farklılıklarından bahsettik.
D-İTİKATTA EHL-İ SÜNNET MEZHEBİ VE İRADE HÜRRİYETİ KONUSUNDA GÖRÜŞLERİ
Maturidî, (öl: Hicri 333) Ehl-i sünnetin görüşleri konusunda şunları söylemektedir: “ Bu meselede orta çizgiyi takip eden görüş, iki uç arasında yer almış bulunmaktadır.” (Kitab’ Tevhîd. Bekir Topaloğlu’nun tercümesi. sayfa:407) Yani Cebriyye ile Mu’tezile arasında orta bir yol.
Maturidi’nin ifadesine göre Cebriyye şöyle söylüyordu: “Allah insanların kâfir olacağını elbet bilmek-tedir. Artık onların iman etmeye güçleri yetmez. Çünkü Allah’ın bilmesi buna manidir.” Bu ifadeye göre insanın eylemlerinden dolayı sorumlu tutulamayacağı açıktır. .
Ehl-i sünnet de Allah’ın ezelde her şeyi bildiğini, buna insanlara mahsus eylemlerin de dahil olduğunu söylüyor fakat onlar insanların eylemlerinden dolayı yine de sorumlu tutulduklarını iddia ediyorlar.
Mu’tezile insanın fillerinin önceden belirlendiğini kabul etmiyordu. Allah’ın insana verdiği kudretle kul kendi fiilini kendi yaratıyordu. Mu’tezile insanın eylemlerinden dolayı sorumlu olması gerektiğini “adl” prensibine dayandırıyordu. Allah adalet sahibidir, insana gücünün yetmediği bir işi yüklemez, insanın gücünün yetmediği yerde de onu cezalandırmaz. Allah kuluna zulmetmez diyorlar.
30 |