49
İbni Abbas da şöyle rivayet ediyor: “Ümmetimde iki sınıf var ki, onların İslam’dan nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiyye.” Tirmizi, Kader, 2150
Buradaki rivayetler, Ehl-i Sünnet alimlerinin davalarını ispat için sarıldıkları rivayetler. Bu rivayetlerin, Cebriyye mezhebinin resmi görüş olarak kabul edildiği, Emevi hükümdarları zamanında şekillendiğini bundan önceki bölümde söylemiştim. Bir tek sahabenin rivayetine dayalı hadislerin (bu tür hadislere haber-i vahit denir) iman esaslarına temel yapılması, aslında doğru bir yöntem olarak kabul edilmemektedir. Ne var ki mezhep taassubu, hizipleşmeyi ve bu tür rivayetleri sarılmayı doğurmuştur. İman sahasında Kur’an’dan başka bir delile baş vurmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Nitekim, Kur’an’da imanın esasları beş olarak belirtildiği halde, hadis rivayetine dayalı olarak “kadere ve hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna” inanmak şart koşulmuş ve imanın esasları altıya çıkarılmıştır. Ve böylece bu mesele, İslam dünyasında sonu gelmeyen tartışmalara sebep olmuştur.
Ayrıca iman esaslarının altı olduğu konusundaki hadis hakkında, hadisçiler arasında bir ittifak da bulunmamaktadır.
Kesb Meselesi: Kader ve insanın sorumluluğu konusunda görüş beyan eden itikadi mezheplerden biri de Eş’arı mezhebidir. Ehl-i sünnetten sayılan Eş’ari, diğer Ehl-i sünnet imamları gibi insanın sorumluluk gerektiren eylemlerinin Allah tarafından yaratıldığını ileri sürmüş, sonra da insanın eylemlerinden dolayı mükafat ve ceza göreceğini kabul etmiş bir kişidir. Eş’arı iddiasındaki bu ikilemi kesb kavramı ve nazariyesiyle çözmeye çalışmıştır.
Kesb kazanmak demektir.
Kesb nazariyesinin özü şudur: Allah insandaki ihtiyarı fiillerin yaratıcısıdır. Oturan ve yazan adamın fiillerini yaratan Allah’tır. Adam oturmak isteyince Allah ona oturma kudreti verir ve adam oturur. Oturma fiili Allah tarafından yaratmış
49 |