61
kazası sayesinde insanlar seçtiklerine ulaşır.” (Kitab’üt-Tevhid. Bekir Topaloğlu Tercümesi. Sayfa 395)
Öyle anlaşılıyor ki Maturidî ve temsil ettiği Ehl-i sünnetin görüşü budur: İnsanlar yapacakları işi seçip tercih ediyor Allah da o seçimi bildiği için o işi yaratıyor.
Mesele burada sonuçlanmıyor. Meselenin esası insan eylemlerinin önceden bilinip yazılmış olmasıdır. Asıl sorun oradadır.
Maturidî bir yandan “İnsanlar yapmakta oldukları fiillerin tam zıddını işleme imkânına da sahip kılınmıştır.” demekte ve böylece de insanları eylemlerinde hür ve sorumlu kabul etmektedir; diğer yanda da her şeyin Allah tarafından önceden bilindiği ve bu bilgiye dayalı olarak belirlendiği, insan eylemlerinin de buna dahil olduğunu söylemekte ve insanların iradesini elinden almaktadır. Bu bir kısır döngüdür ve Ehl-i sünnet mezhebince günümüze kadar taşınmıştır.
İslam Ansiklopedisinde Yusuf Şevki Yavuz imzasını taşıyan anlatımda, kader kavramı yine iki şekilde ele alınmaktadır:
Birinci tarifte kader: “Allah’ın yarattıklarına ilişkin planını ve tabiatın işleyişini gerçekleştirmesi” şeklinde ifade edilirken ikincide “ Allah bütün nesne ve olayları ezeli ilmiyle bilip belirlemesi” olarak tarif edilmektedir.
Acaba Allah’ın ezeli bilgisiyle bilip belirlediği olaylar arasında insanın sorumluluğu gerektiren eylemleri var mıdır?
Her iki ilim adamının yaptıkları iki tariften birincileri doğrudan insan davranışlarını içine almadığı için konumuzu fazla ilgilendirmemektedir. Maturidi’nin ikinci tarifi doğrudan insanın eylemleri ile ilgilidir. Yusuf Şevki Yavuz’un ikinci tarifi ise kapsam bakımından kapalı görülmektedir. Allah’ın “bütün nesne ve olayları ezeli ilmiyle bilip belirlemiş olduğu” şeklindeki kader tarifi, insanla ilişkilendirilen bütün eylem-lerin yani insanın bütün yapıp ettiklerinin de bu kapsama
61 |